29 Haziran 2014 Pazar

O Kitaplardaki

Değmeyin ellerine gülmeyen bir işcinin
Ellerinden başka memleketi yoksa
Ve gülmemek o ellerle var olmuşsa
Şayet bir deniz o ellerde buhar olabilir

Biz biliyoruz çoğu şeyi
Biliyoruz çoğu şeyi herkesten iyi
Ağlıyoruz yüzümüzü yıkıyoruz
Peçetelerce büyütüyoruz herkesliğimizi
Ama görmek zor görmek bir gecede
Yıkıyor kir tutmuş yüzünü sanki süzülerek
Davud'un yardığı denizler gibi yarıyor
Bizim peçetelerde erittiğimiz

Üstelik iki metrekareliktir onun toprağı
-Vaadedilmiş toprağı-
Ve o elleriyle bir dünyanın yarını

Herşeyi biliyoruz biz
Herkeslerden de iyi biliriz
Fakat görmek zor bir gecede
Üstelik dağların yamaçlarından bakarak
Üstelik bir aşkın rahatlığından bıkarak
Ötelenmişliğini kuşların uçuşunun

Biz iyi biliriz lakırdıları
Bir sürü ''izm'' ve satırları
Herkeslerden iyi biliriz
Kitaplara konuşup
İnsanlara susmayı

Değmeyin ellerine
 Yüzünü kitaplardan tanıdığınız
   Orağın çekicin
Ve ölümün kovaladığı
   Koskoca bir hiç için
    Yarını var edenin


                                      Eren Bilgiç

19 Haziran 2014 Perşembe

Düzen


Perdeyi açmak niye
Öylesine bir sabah için perde
Durursa bir ses dursun ya
Olursan bir ses ol sen de

Beni burnumdan tuttunuz
Silkeleyip durdunuz durun
Ben size hep yalnız kelimelerle
Yaklaştığım için mi bu durum

İçinize mor bir kristal salabilirdi
Şayet bir başkası yüklenmeseydi sizi
En çok o oyuncağı mı sevdiniz
Hani şu elinizin yetmediği gibi

Şairler şiirlerini boşa yazmış
Film gibi izlemişsiniz aşkları
Hayatı boş bir kağıt üzerine
Üç kere katlayıp itmişsiniz

Oysa bir martının size ne zararı vardır
Bir vapur boyu kederden başka
En çok da onun etini yemişsiniz
En çok da o gagalamış sizi

Açık yazıyorum bu şiiri
Gerçi açık size çekten görünür
Ağzınızın ortalık yerine ölebilirdim
Şayet bir ana doğurmasaydı sizi

                                                          Eren Bilgiç

14 Haziran 2014 Cumartesi

Söz Uyku


Orda burda yok olan şu umutsuzluğum
Bir kaleme bakıyorum bakışıyorum elbet
Daireler çizerim içi dolu dolu
Orda burda bakıyorum gözlerine
Ben bir köyün tepesine erişmemişim
Bir kahveyi sonundan öğütmemişim
Şimdi bir uçurtma uçuyorum düşüyor cebimen
Orda burda yok olan şu umutsuzluğum

Ateş ederdi suyun renginde diyecekler
Desinler varıp bir resim konuşur sözsüz
Ağaçların ismini tanıtacak mı bu
Tanıtacak mı kahveden sonlayarak
Elmacıklarına yağmış kuzlardan


Bana bahsetmedilerdi rüzgar
Elinden gelirmiş en işlek bir bakışın
Ama görünmez ne siyahsa gölgesine düşün
O uykuda terledim ben de

Anlatılmış yüzleri bakmazdım sustum
Sana baktım havaya yordum sustun
Bir elin yuvasını küçültmüşsün
Beni durdur yoksa bir kahveyi
Bir kahveyi gökten ineceğim

                                                    Eren Bilgiç