yavaş sesle sele göz dikmiş üç dinazor kayboldu içimden bulan nah diye bağırsın öyle sordum öyle sordum ki beni alın köşeye asın gönlüm arınsın sosladım sollamadığım duyguları bunu bana bırakın bunu bana bunu bu işte kimse aramasın bıyıksız bataryaları kimse sormasın soran varsa ayıptır çok ayıptır çooook susamış fillerin burunları hiç yok oysa yol bize göründü biz yolu seçmesek bok var gibi gözlerimizi kısarız sessiz filmlere işte bir fil daha devrildi yine yine yine ismi arkadaş ise bu ne hücum beni mahveder keskini ayvanın bilirsiniz sizde bilin bilinmeli diye değil sevilmeli diye hiç değil özlü sözleri bağrımıza sapladık beri abdestsiz dolanır atalarımız
biz kimiz ne yaptık kimi suçladık ve aklımızda develer vardı hep develer okyanus boyu yürüyen dedeler bizi unutmadı unutmadı unutmadı gözlerimiz bizi uyutmadı evime bir fare aldım benim hiç abim olmadı ona öğrettim sevmesini bana hiç vurmadı vurmaaazzz ben vururum sen vurursun ay vurur söz susar düş yıkılır beni paklayın hadi beni paklayın buna çok ihtiyacım var faresiz abilere gam salınmasın diye daha çok işim var hem çok çişim var sussam bana kim gül getirir ben bir kere sustum karanfilim ezilmişti oysa güllerin sesleri en fizandan gelir kaşınmadan anlayamaz insan kendini genellemeleri severim bana kendimi hıyar hissettirdikçe elim sana uzanır işte tut beni beni tut benim farem yok gülüm yok beni tut benim karanfilim ezikti sen sula karanfili sula beni tut farenin dili yok filin burnu yok ama ben seni çok
Eren Bilgiç
21 Aralık 2014 Pazar
Kuyularca Sene
Şakakların düğüm olduğu kör duygular içinde
Koca umutlar aksak nefesler içinde
Bir elim var bana uzak toprak içinde
Bir elim el benim toprak içimde
Büyüyor ağaç umut toplar meyvesi bahar
Bana kapıyı hep annem açar -toprak biçimde-
Kimin sözleri bunlar kimim dil ve iplik
Beni al topla dilim dilim düzle dik
Nefesle resmet kumaşım toprak suçundan
Kırış kırış karışlarım hep kurudur içimden
Fışkıran bu çöl iste göl acımdan
Göl içre bir damla Su bahşet ak içimden
Boğulmaz güneşte yoğrulan sen durma ak
Eren Bilgiç
Koca umutlar aksak nefesler içinde
Bir elim var bana uzak toprak içinde
Bir elim el benim toprak içimde
Büyüyor ağaç umut toplar meyvesi bahar
Bana kapıyı hep annem açar -toprak biçimde-
Kimin sözleri bunlar kimim dil ve iplik
Beni al topla dilim dilim düzle dik
Nefesle resmet kumaşım toprak suçundan
Kırış kırış karışlarım hep kurudur içimden
Fışkıran bu çöl iste göl acımdan
Göl içre bir damla Su bahşet ak içimden
Boğulmaz güneşte yoğrulan sen durma ak
Eren Bilgiç
2 Aralık 2014 Salı
Gerceğim
Sol ayakla girin kulağımın içinden
Beynimin kıvrımlarında piknik yapın
Belki yarınlar vardır iyice kurcalayın
Bulursanız sonbahar hiç acımayın
Ekmeğe sürün sabana koşun
Boynum uçurumda iyice abartın
Geçmiş gözlerimi koparın ıslıklarla
Ama işte dokunmayın o taraflara kızarım
Saçlarına hele hiç gerçekten kızarım
Hem ayaklarım basmaz yere ben kızınca uçarım
Bana bir umut iki ayak yeter
İki el bir de şehir yeter
Kalanı alın ister yakın
Bana bir yudum Su yeter
Eren Bilgiç
Beynimin kıvrımlarında piknik yapın
Belki yarınlar vardır iyice kurcalayın
Bulursanız sonbahar hiç acımayın
Ekmeğe sürün sabana koşun
Göğe savurun sonsuzluğuna kuşun
Yaşımı büyütün göğümü karartınBoynum uçurumda iyice abartın
Geçmiş gözlerimi koparın ıslıklarla
Ama işte dokunmayın o taraflara kızarım
Saçlarına hele hiç gerçekten kızarım
Hem ayaklarım basmaz yere ben kızınca uçarım
Bana bir umut iki ayak yeter
İki el bir de şehir yeter
Kalanı alın ister yakın
Bana bir yudum Su yeter
Eren Bilgiç
1 Aralık 2014 Pazartesi
Tımarhane
Sana birşey anlatmalıyım ve biçimsiz
Yerleşmemiş olmalı o korkmalar denizi
Üç roman okumuşumdur ve sessiz
Radyatörlerin insafına sığınmışlığımda
Burası çetindir yollar gözde büyür
En sevdiğim vakit kırmızı herkes de bunu bilir
Bir hayvanı dişledim balkon gibi bişeydi
Balkonlar çok uzun herkes de bunu bilir
Duvarıma gömülmüş iki fincan karanfil
İlkin onları öperim tüylerim de bundan titrer
Bir selam çakarım büyük beyaz gülümser
-Değersiz miyiz susmazsak eğer-
Bugün türkçe sustu yarın kürtçe gülümser
Bağışlayan gözeten ve düşündüren
Kuşkusuz bir bıçak gibi uykularıma kast eder
Sonra okyanuslar sonra taş yalnızlığı
Sonrası vals gibi baharlar aramakla dolu
Sonrası masal iki iç bükey tavır
Haliyle aradabir kahvaltı da var
İki dost edindim biri kör diğeri sağır
Güzel geçen geceler de elbette var
Ayağımı atmalıyım gibi geliyor ama
Sonrası zor dönmesi yok
Bekliyoruz eller göklerde
Sonrası aşk sonrası yol
Dönmesi yok kolumda bir kol
Eren Bilgiç
Yerleşmemiş olmalı o korkmalar denizi
Üç roman okumuşumdur ve sessiz
Radyatörlerin insafına sığınmışlığımda
Burası çetindir yollar gözde büyür
En sevdiğim vakit kırmızı herkes de bunu bilir
Bir hayvanı dişledim balkon gibi bişeydi
Balkonlar çok uzun herkes de bunu bilir
Duvarıma gömülmüş iki fincan karanfil
İlkin onları öperim tüylerim de bundan titrer
Bir selam çakarım büyük beyaz gülümser
-Değersiz miyiz susmazsak eğer-
Bugün türkçe sustu yarın kürtçe gülümser
Bağışlayan gözeten ve düşündüren
Kuşkusuz bir bıçak gibi uykularıma kast eder
Sonra okyanuslar sonra taş yalnızlığı
Sonrası vals gibi baharlar aramakla dolu
Sonrası masal iki iç bükey tavır
Haliyle aradabir kahvaltı da var
İki dost edindim biri kör diğeri sağır
Güzel geçen geceler de elbette var
Ayağımı atmalıyım gibi geliyor ama
Sonrası zor dönmesi yok
Bekliyoruz eller göklerde
Sonrası aşk sonrası yol
Dönmesi yok kolumda bir kol
Eren Bilgiç
28 Kasım 2014 Cuma
Yapılacaklar Listesi
Güzel gemilere rimel sürmeden
Dümenini yarınlara devirmemiz gerek öyle
Dümenini yarınlara devirmemiz gerek öyle
Domatesleri de sessizliğinden koparıp tazecik
Çünkü kolumun düzlemi işte bu
Başımızın önleri uyuşmalı üşüdük
Göllerimiz de kurumuştu kahverengi kaldık
Çaresizdik durup durup katlandık
Çünkü kaderin istemi işte bu
Bazı sustuk harbi sustuk
Susunca çığlıklar patladı gözlerimizde
Birsürü şişeyi ağzımıza denk getirdik
Getirdikçe belli günleri bitirdik
Çünkü bitirdikçe olduk işte bu
Büyüsüz cadısız uyanmalıyız
Su'yun pürüzsüzlüğü işte bu
Eren Bilgiç
Eren Bilgiç
27 Kasım 2014 Perşembe
Su'yun kuvveti
Çok sıkılıyor içim
Su'ya atayım diyorum arınsın
Belki bir yılanı yerleşik hayata ikna etmiştir
İçimin huzursuz emeklilikleri
Bari yılanı yanıma alayım benle dolansın
Haziran gelsin avmler kapansın
Bir kibrit yakayım benimle yansın
Çok yanmaz da içim
Olsun
Suya uzanayım huzur uyansın
Eren Bilgiç
Su'ya atayım diyorum arınsın
Belki bir yılanı yerleşik hayata ikna etmiştir
İçimin huzursuz emeklilikleri
Bari yılanı yanıma alayım benle dolansın
Haziran gelsin avmler kapansın
Bir kibrit yakayım benimle yansın
Çok yanmaz da içim
Olsun
Suya uzanayım huzur uyansın
Eren Bilgiç
26 Kasım 2014 Çarşamba
Allah Kimsesiz
Allah kimseyi ayransız bırakmasın
Kimseyi allah kimseyi gevreksiz
Belli adamları tütünsüz bırakmasın
Allah kimseyi umutsuz bırakmasın
Allah bence kendini bırakmasın
Bırakırsa düşeriz ahlağımız da acır
Hem üşümez mi allah böyle yalnız
Güneş de yalnız gece de yalnız
Allah beni sensiz bırakmasın
Bırakırsa düşeriz dizlerimiz de acır
Bi çiçeğin anneannesi ölmüştür allah onu bırakmasın
Düşeceksek de beraber düşeriz allah bunu unutmasın
Bir iplik uyku koksun geceler sağır
Allah yanıma seni koysun ben kafamı ağır ağır
Geceler bahar oysun ben kafamı ağır ağır uykulara sarayım
allah da beni bıraksın
Eren Bilgiç
Kimseyi allah kimseyi gevreksiz
Belli adamları tütünsüz bırakmasın
Allah kimseyi umutsuz bırakmasın
Allah bence kendini bırakmasın
Bırakırsa düşeriz ahlağımız da acır
Hem üşümez mi allah böyle yalnız
Güneş de yalnız gece de yalnız
Allah beni sensiz bırakmasın
Bırakırsa düşeriz dizlerimiz de acır
Bi çiçeğin anneannesi ölmüştür allah onu bırakmasın
Düşeceksek de beraber düşeriz allah bunu unutmasın
Bir iplik uyku koksun geceler sağır
Allah yanıma seni koysun ben kafamı ağır ağır
Geceler bahar oysun ben kafamı ağır ağır uykulara sarayım
allah da beni bıraksın
Eren Bilgiç
5 Kasım 2014 Çarşamba
Gecikmiş Yamuk Manifesto
Büyük bir kitap bulundu susuzluğu anlatan
Ve irili ufaklı sözler verildi
Emin olunmalı her nefes en büyüktür
Sözler tutuldukça kitap büyür sonsuzluğu yaratan
Kısır mıdır yılların yok ettikleri
Onca yüz onca beden aynı düzlemde
Bu kitap kurtarır mı kıyafetlerinden etiketleri
-ve değersizce salınsın diye rüzgarda-
Savrulur mu büyük adamların kağıttan değersiz resimleri
Sanmıyoruz belki sanmayınız yetersizdir
Dünyayı tersten anlatan bir kedi gibi sessiz
Bu kitap iki küçük şelalenin birleştiği en büyük
Soyunmadan girilmeyen bir berrak denizdir
Kafesini bir kaplumbağa gibi aklında taşıyanlar
Ağırdır bu sularda yüzmeyiniz
Eren Bilgiç
Ve irili ufaklı sözler verildi
Emin olunmalı her nefes en büyüktür
Sözler tutuldukça kitap büyür sonsuzluğu yaratan
Kısır mıdır yılların yok ettikleri
Onca yüz onca beden aynı düzlemde
Bu kitap kurtarır mı kıyafetlerinden etiketleri
-ve değersizce salınsın diye rüzgarda-
Savrulur mu büyük adamların kağıttan değersiz resimleri
Sanmıyoruz belki sanmayınız yetersizdir
Dünyayı tersten anlatan bir kedi gibi sessiz
Bu kitap iki küçük şelalenin birleştiği en büyük
Soyunmadan girilmeyen bir berrak denizdir
Kafesini bir kaplumbağa gibi aklında taşıyanlar
Ağırdır bu sularda yüzmeyiniz
Eren Bilgiç
3 Kasım 2014 Pazartesi
Sadık Bir Duruş
Sessizliği bekleyen çıraklar da benimle
Motor kumpanyasının tam orta yerinden
Ve emekli öğrenciler bazı geceler
Onlar da benimle
Biz buna kendi aramızda çığlık dedik
Yöreye göre değişebilir ismi
Önce biri susar aramızdan
Sonra diğeri bakakalır
Sonra onun üzerine devirir bir diğeri
arkasını görmediği dağları
Tüm bunlardan habersiz olan bir karanfil koparır
Ben de tutar onu koparırım
Alır elime seni beklerim
Sonra biri susar aramızdan
Onu da alır seni beklerim
Ben seni beklerken hiç yalnız kaldığım olmamıştır
Çabuk gel diye nazlandığım olmuştur yalan yok
Biz seni elbet bir ağacın kokusunda bekleriz
Bunu da içimizden
susup susup duran önermiştir zaten
Karanfil koparanı hep birleşip döveriz
Yazık olur çocuğa da
Her yanında kuz yarası
Şimdi ben seni düşlüyorum ya
-Özgürlük gibi falan-
İlla ki susar zaten biri
Ve bakakalan da olur aramızdan
Şans ya bu sefer devirdiğimiz dağlar olmaz yalnız
Alamazlar karanfilleri yakamızdan
Sessiz bir devrim çıkar işte böyle
Biz seni gördüğümüz vakit
Aramızdan
Eren Bilgiç
Motor kumpanyasının tam orta yerinden
Ve emekli öğrenciler bazı geceler
Onlar da benimle
Biz buna kendi aramızda çığlık dedik
Yöreye göre değişebilir ismi
Önce biri susar aramızdan
Sonra diğeri bakakalır
Sonra onun üzerine devirir bir diğeri
arkasını görmediği dağları
Tüm bunlardan habersiz olan bir karanfil koparır
Ben de tutar onu koparırım
Alır elime seni beklerim
Sonra biri susar aramızdan
Onu da alır seni beklerim
Ben seni beklerken hiç yalnız kaldığım olmamıştır
Çabuk gel diye nazlandığım olmuştur yalan yok
Biz seni elbet bir ağacın kokusunda bekleriz
Bunu da içimizden
susup susup duran önermiştir zaten
Karanfil koparanı hep birleşip döveriz
Yazık olur çocuğa da
Her yanında kuz yarası
Şimdi ben seni düşlüyorum ya
-Özgürlük gibi falan-
İlla ki susar zaten biri
Ve bakakalan da olur aramızdan
Şans ya bu sefer devirdiğimiz dağlar olmaz yalnız
Alamazlar karanfilleri yakamızdan
Sessiz bir devrim çıkar işte böyle
Biz seni gördüğümüz vakit
Aramızdan
Eren Bilgiç
1 Kasım 2014 Cumartesi
Otomasyonlar I
cümleler serteştirilmiştir ancak böyle mümkün olabilir kan durmayan coğrafyamızın abdest giderilmişliği ilişkilendirilmemeli yarın ve dünün ardındaki gizem gibi büyülü dünsü gerçek ve adı geçmemiş adamların bıyığı da değmemeli sessiz kadınların kasıklarına ve yassı taşlar atılmışsa denize bu düpedüz savaş demektir tanımlamak saçma ve olanaksızsa da bu gerçeğin sessizliğini esnetmez de tabi olsun dünya kocaman bir sinek vızıltısı gibi kürt kantosu soluk bir kedinin elinde durur umut gibi kararlı ve şeytansı kadınlamalarla uzun ahlaklarımızın paçaları kirletilmemeli diye düşünürse bir adam ülkemizde buna en çok da pırasa yemeği pişirilmelidir çünkü korku filmleri sahte yüzleri korkutabilir ancak ama gerçek sürekli bahsettiğimiz yalandan ileri gidebilir mi biz kendimizi engellerle beslersek sorular sorulmalı dünyada ama cevaplar aranmalı mı tartışma kokusudur terden ayırt etmek zorlaşır yaz aylarında yalnız da uyunmamalı bir şeker en az üç insanla tüketilmeli buhar dolu çaydanlık susuzluğuna tedaş dahil olmak üzere içimdeki bütün cüceleler çökmüşse buna hiç bi deve tezatlığın birikimini sunamaz sözlerimden gözlemimden ve yarının becerisinden şüphe edecek olursam şayet kurduğum tek gerçeklik
seni seviyorum
Eren Bilgiç
seni seviyorum
Eren Bilgiç
Uykunda Donmak Ve Yollar Bu
Sana dolunmamış bir şiir yazmaktayım
Anlaşılmaz belki bil istedim
Uykudasın bahar koktu sana şiir yazmaktayım
Affet bu gece ölmek istedim
Öyle popüler şeyler istemedim yemin olsun
Çok farklı bişey yapmalıyım iki anne inanmalı
Fikirlerimde konu bütünlüğü ayıptır aranmasın
Bütün yanlarım bahar içre uykudadır
Vatansız kalmış çocuklar da dileniyordurlar
Israrla telefonda arkadaş acısı çekiyor bir kadın
Yaşıyla ilgili olmalı sesi gereksiz gürleşiyor
Bir viraj dönülüyor hoop bir tane daha
Kafamla ilgili olmalı kilitleniyorum yollara
Oysa bir şiir yazmaktayım vatanı da uykuda
Israrından döndü dinlediğim yaşlı kadın
Çağımızın gereği yalpalanırken buldum kendimi
Arabayla beraber denize kah varoşa
Koca binalar dikiyorlar gelişiyor dünyamız
Arkası acıyla dans eden iki kutu yıldız
İçmesin ağır gelir şehrin kusmadığı çocuğa
Farkettim ki dönmüşüz bir viraj daha
Hayatımın ağır ilerlediğini hissediyorum
Kafamla ilgili olmalı
katlanamıyorum gencebaya
Şehrin ışıkları parlak pislikleri daha da
Belli kitlenin bilmediği soru yine gelir vurur
-Işıklarda durur musunuz-
Belirleyemedim ama çok belirgin size yemin olsun
Anlatacağım bunu bahar kıştan uyandığı gün
Evime yaklaştım
Sana bir şiir yazdım
Uyumaktasın
Eren Bilgiç
Anlaşılmaz belki bil istedim
Uykudasın bahar koktu sana şiir yazmaktayım
Affet bu gece ölmek istedim
Öyle popüler şeyler istemedim yemin olsun
Çok farklı bişey yapmalıyım iki anne inanmalı
Fikirlerimde konu bütünlüğü ayıptır aranmasın
Bütün yanlarım bahar içre uykudadır
Vatansız kalmış çocuklar da dileniyordurlar
Israrla telefonda arkadaş acısı çekiyor bir kadın
Yaşıyla ilgili olmalı sesi gereksiz gürleşiyor
Bir viraj dönülüyor hoop bir tane daha
Kafamla ilgili olmalı kilitleniyorum yollara
Oysa bir şiir yazmaktayım vatanı da uykuda
Israrından döndü dinlediğim yaşlı kadın
Çağımızın gereği yalpalanırken buldum kendimi
Arabayla beraber denize kah varoşa
Koca binalar dikiyorlar gelişiyor dünyamız
Arkası acıyla dans eden iki kutu yıldız
İçmesin ağır gelir şehrin kusmadığı çocuğa
Farkettim ki dönmüşüz bir viraj daha
Hayatımın ağır ilerlediğini hissediyorum
Kafamla ilgili olmalı
katlanamıyorum gencebaya
Şehrin ışıkları parlak pislikleri daha da
Belli kitlenin bilmediği soru yine gelir vurur
-Işıklarda durur musunuz-
Belirleyemedim ama çok belirgin size yemin olsun
Anlatacağım bunu bahar kıştan uyandığı gün
Evime yaklaştım
Sana bir şiir yazdım
Uyumaktasın
Eren Bilgiç
24 Ekim 2014 Cuma
Aptal Kutusu ve Bir Kumanda'n
Oturduğum yerden
Ne denli uzak kıyılı bir deniz
Işığın ve seslerin ve karıncalar
Sahibi ve daimi hakimi
kıyıdalar
Sana ne çok ihtiyacım var
Ve ne denli sessizliğe
Ve yalınlığına senin
Tek işindir kendin bilirim
Al beni de kıs biraz
Ve geç hızlıca başa dönene kadar
Şunun şurasında sanki ne var
Biraz millet biraz allah ve bombalar
Ve ordalar senin olmadığın her yerde
Güzel gülen çocuklar ve anneleri ve babaları
Ve vardiyadan kesilmiş uzun süt araları
Ve fabrikalar ve sendikalar
Ve hasatını katletmiş bir manav
Ve cumartesiler
Ve pazarlar
Ordalar
Hadi gel yanıma
Sana ne çok ihtiyacım var
Hayat güzeldir sensiz
Elbet bensiz de olduğu kadar
Eren Bilgiç
17 Ekim 2014 Cuma
Bir Yüksek Deniz Sessiz
Pazar günleri erken kalkmak
Sevimsizdir kimilerince ve ben de
Güneşi izlemek için fakat
İnsan değişebilir de
Kamil Abi'nin yılmaz bandosu
Kafama çalınıp durur reçel renklerinde
Olsun diyerek manzarama döner
Şeker mırıldanan kolsuz çocuk
Seninle uyku gün bir diğer
Ve yarın
Altında kalmış bulut kolları
Devirdiğim cümlem gibi bir baharın
Kabul edilebilir şey değil
Suyun gümüş rengi parlaması
Ve gümüşün suya bakıp kararması
Kabul edilebilir şey değil
Hem de kamil abi susmuşken
Gün gibi gözlere diyabet hapları
Ve eksik gülümsemeyle kaplı
Ertesi gün hesapları
Kabul edilebilir şey değil
Rüyamda dolaşırken Nusret
Kabuslara uyandırılmak
Kabul edilmek zorunda kalacak
Şeker yiyen çocuk
Su gibi parlayan gümüş
Ve kollarımda uyuyan kadını
Sevmektir pazar günü tek iş
Eren Bilgiç
3 Ekim 2014 Cuma
EF’ÂL-İ KULÛB
Şehrin son demlerini içiyor rüzgar
Tablosuz bir şair gibi geçiyor rüzgar
Saz çalınsa mey gülüşü bir gecenin
Karşıya bakıp hizalansa uyku
Babası karmaşık bir mafyanın
Kuyruğuna takılıyor rüzgar
Bizim ellerimiz en keskinidir gök biçimin
Basitlenmiş sokakları kimler doldurursa doldursun
Ebter hayalimizin hayaleti dolanır şimdiden
Sokağında kum misali saçılmış şehrin
Ben hiç oraya gitmedim
Orası bende suya gizlenmiş kaya gibidir
Elinden tutarsam ancak kollamak için
Suyun içini öylece görüveririm
Öğretilerin gölgesine sığınmaksızın
Bir adamı ve kadını öğrenmek nedir
Gözleri böylesine uçsuz kılan ki
Kapakları secdeye uzanır
Büyümek büyümek büyümek için
Vaktin geçmesi olanaksız
Fakat çok zaman yok
Anlatmaya gölgesini güneşin
Gözlerim dolu
Ellerimi tutabilir misin
Bu sefer nem değil
Bu sefer dümdüz gülüş
Eren Bilgiç
12 Eylül 2014 Cuma
Elimden
Kocaman gibi bişeysin küçüklükler üstünde
Nerden anlatsam sana hep ucundan açık
Şu sözlerini bilmediğim şarkıların
Nakaratında umarsızca mırıldanmak gibi
-Yalnız adamlar adına-
Elimin ayarı kaydı, tutamam günleri
Uyku gibi bişeysin yalnız da değil
Annemi bi tanısan nasıl seveceksin
Nasıl seveceksin gece soğuksa dahi
Benim köyüme barajlar yıkmasınlar
Damlama demiyorum beni güz kılmasınlar
Sarılsam çocuklar susar unuturdu
Sarılsam çocuk olsak
Yağmur hem bulutundu
Beni eskiciye satmışlar gibi
Döndün baktın bana alnım parladı
Pasımı sildin öptün ısıttın
Boş sokakları öğretsem sana
Hasretliğim bi sen kaldın
Eren Bilgiç
Nerden anlatsam sana hep ucundan açık
Şu sözlerini bilmediğim şarkıların
Nakaratında umarsızca mırıldanmak gibi
-Yalnız adamlar adına-
Elimin ayarı kaydı, tutamam günleri
Uyku gibi bişeysin yalnız da değil
Annemi bi tanısan nasıl seveceksin
Nasıl seveceksin gece soğuksa dahi
Benim köyüme barajlar yıkmasınlar
Damlama demiyorum beni güz kılmasınlar
Sarılsam çocuklar susar unuturdu
Sarılsam çocuk olsak
Yağmur hem bulutundu
Beni eskiciye satmışlar gibi
Döndün baktın bana alnım parladı
Pasımı sildin öptün ısıttın
Boş sokakları öğretsem sana
Hasretliğim bi sen kaldın
Eren Bilgiç
6 Eylül 2014 Cumartesi
Arada bir
Çok büyük bi sessizlik var
Bunun sonu hayır olacak ama
Alışkın değiliz tedirgin bekleyiş
Korkar gibi hiç değil yarından
Elimizde bir çınar yangını kovalıyoruz
Bu şehir bitti beraber gidiyoruz
Çocukluğumuzu da alıp burdan gidiyoruz
Bir yemek verelim fareler de doysun
Haddini bilmez şarkılar da doysun
-İşte budur kocaman bir oh diyorum-
Dert dediğin en keskin yerinde bitiyor
Perdeleri açmak gerek rüzgar misafir
Vapurlar bilerek denize anlatmak
Yaşlı bir dede çok uzun bir hikaye gibi
Göz göze gelmek hayat gibi senle
Hassiktir deriz kapanırsak havaya
Güneş canı isteyince doğacaksa
Bu şehir bitti arabamızı dikatli kullanalım
Benzinimiz bol gözlerimiz yol
Eren Bilgiç
5 Eylül 2014 Cuma
Gidecez Nusret ile
Terliyoruz be Nusret
Oysa orta halliyizdir bilirsin klimalardan
Kadının biri ağlayıp duruyor
Sanırım dayak yemiş kocasından
Bu eylül sussunlar Nusret
Kahve de yapmasınlar yalnızlıklarına
O oynayan çocuk bu değil
Kesemiyorum toplarını
Az yağmur yağsın Nusret
Botlarım küçük param yok
Rakılar içilsin içilmesine de
Gencebay açmasınlar söyle
Gidecez bilirim Nusret
Gecelerimize kötü bakamayacak memur bey
Bu şehri de statüko gülümsemelerine bırakıp
Bir şişe şiir olacak hep yollarımız
Yolların anasını satacağız
Şiir sokağa düşmüş Nusret
Aşk sokağa düşmüş ne yazık
Oysa biz onları çıplak boşluklarından kaçıp
Köşelerimizde kurardık
Krallar da uyusun varoşlar dans ederken
Dans edemeyenler özellikle ortalara kalsın
Nusret gidelim bir çigan düğünü kokalım
Güneş bi uyusun bi uyansın
Sana otobüs ağrıları verebilirim
Mola durakları ve sabah soğuğu
Nusret gidecez bilirim
Evi sorarak bulabilirim
Eren Bilgiç
Oysa orta halliyizdir bilirsin klimalardan
Kadının biri ağlayıp duruyor
Sanırım dayak yemiş kocasından
Bu eylül sussunlar Nusret
Kahve de yapmasınlar yalnızlıklarına
O oynayan çocuk bu değil
Kesemiyorum toplarını
Az yağmur yağsın Nusret
Botlarım küçük param yok
Rakılar içilsin içilmesine de
Gencebay açmasınlar söyle
Gidecez bilirim Nusret
Gecelerimize kötü bakamayacak memur bey
Bu şehri de statüko gülümsemelerine bırakıp
Bir şişe şiir olacak hep yollarımız
Yolların anasını satacağız
Şiir sokağa düşmüş Nusret
Aşk sokağa düşmüş ne yazık
Oysa biz onları çıplak boşluklarından kaçıp
Köşelerimizde kurardık
Krallar da uyusun varoşlar dans ederken
Dans edemeyenler özellikle ortalara kalsın
Nusret gidelim bir çigan düğünü kokalım
Güneş bi uyusun bi uyansın
Sana otobüs ağrıları verebilirim
Mola durakları ve sabah soğuğu
Nusret gidecez bilirim
Evi sorarak bulabilirim
Eren Bilgiç
1 Eylül 2014 Pazartesi
Tut bunu nöbet süreci
Saadet ve çorap bitişiktir
Hele bir de eserse solundan bir soğuk
İnsan üşümüştür komik olduğu kadar
Kat kat umutlar varmamış karın buharı kadar
Görev dağılımı basittir kaldırım düşünmek için
Anneler seni bekler sen eve gidersin başka başka
Tutup adamın biri bi kağıt verir saçını kısa kes
Anneler seni bekler sen dağa gidersin başka başka
Kamer parlak buradansa kesin
Şimdi ısınır bekle çek üstüne bir gece
Kurşunu sarı bilirdim bu ne gürültü
Anne gittikçe kocaman kırmızı bir cisim
İşte budur görevim utanma devlet baba
Sol omzumdan kes şu korkak başımı
Zam mı gelmiş kaç lira oldu marlboro
Babama konuştum saklasın saçımı
Bu korku bir ömür götürür beni
Sen korkma devlet baba biz severiz seni
Karımla konuştum gelir birkaç aya
Saçını kazıt oğul üzülür devlet baba
İşte ne güzel vatan sağ olmuş
İlerde manav var oğlu geçen ölmüş
O jeepteki değil adam saçmalama
Adam saçmalama sol ne yönmüş
Eren Bilgiç
Hele bir de eserse solundan bir soğuk
İnsan üşümüştür komik olduğu kadar
Kat kat umutlar varmamış karın buharı kadar
Görev dağılımı basittir kaldırım düşünmek için
Anneler seni bekler sen eve gidersin başka başka
Tutup adamın biri bi kağıt verir saçını kısa kes
Anneler seni bekler sen dağa gidersin başka başka
Kamer parlak buradansa kesin
Şimdi ısınır bekle çek üstüne bir gece
Kurşunu sarı bilirdim bu ne gürültü
Anne gittikçe kocaman kırmızı bir cisim
İşte budur görevim utanma devlet baba
Sol omzumdan kes şu korkak başımı
Zam mı gelmiş kaç lira oldu marlboro
Babama konuştum saklasın saçımı
Bu korku bir ömür götürür beni
Sen korkma devlet baba biz severiz seni
Karımla konuştum gelir birkaç aya
Saçını kazıt oğul üzülür devlet baba
İşte ne güzel vatan sağ olmuş
İlerde manav var oğlu geçen ölmüş
O jeepteki değil adam saçmalama
Adam saçmalama sol ne yönmüş
Eren Bilgiç
28 Ağustos 2014 Perşembe
Ne resimdir şimdi apartmansız bir güneş
Eline aldın mı kendini
kara tuval üstüne ne gün çizerdin
Ötelenmiş son günlerinde
bir pelikan mıdır çocukluğun
Ben kaçırdım kendimi
Ödevlerden ve rastgele harcanmış küfürlerden
Kalem gelince elime küfrettim
Kan gelicen kuş çizdim
Bekledim kanatlarına bakıp bir pelikanın
Evini bacamda resmettim
Ötelenmiş son günlerinde
bir pelikan mıdır çocukluğun
Ve ortak olamaz mı iki çocuğun iç burkuşları
Hatırlasak o günleri bakıp bakıp
Geçmişe gelecekten borçlanılmaz mı
Eren Bilgiç
kara tuval üstüne ne gün çizerdin
Ötelenmiş son günlerinde
bir pelikan mıdır çocukluğun
Ben kaçırdım kendimi
Ödevlerden ve rastgele harcanmış küfürlerden
Kalem gelince elime küfrettim
Kan gelicen kuş çizdim
Bekledim kanatlarına bakıp bir pelikanın
Evini bacamda resmettim
Ötelenmiş son günlerinde
bir pelikan mıdır çocukluğun
Ve ortak olamaz mı iki çocuğun iç burkuşları
Hatırlasak o günleri bakıp bakıp
Geçmişe gelecekten borçlanılmaz mı
Eren Bilgiç
26 Ağustos 2014 Salı
Çatal
Yurdumuz yokuş yola yontulmuş yassı yapraktır
Yandığımız yangınların yorduğu yasak yabanda
Yalınlığımız yitik yuvarlaklaşmış yüzeyde yansır
Yasası yadırganır yağmalanmış yağmurlarımızın
Yakalarız yarınları
Yarın yanan yokluktur.
Eren Bilgiç
Yandığımız yangınların yorduğu yasak yabanda
Yalınlığımız yitik yuvarlaklaşmış yüzeyde yansır
Yasası yadırganır yağmalanmış yağmurlarımızın
Yakalarız yarınları
Yarın yanan yokluktur.
Eren Bilgiç
25 Ağustos 2014 Pazartesi
Şeyler dünyasının aynısıdır bu dünya
Sözüm onadır ki pamuğun tenine çarptım
Orda bulduğum bir ses sahi bir solaktım
Taraf bilmedim devrildim sahi ne salaktım
Kahramansız sonuçlar belirdi siz de vardınız
Siz de vardınız annemin adını bulduğumdan beri
Tunç göğün içinde son atlı gömütlükte
Kokmuştu eski bir unutkanlığın terli dokunuşları
Hatıralar dedi Herakleitos
omurgama saplandı bağırışları
İşte durdum işte ilerlemenin en zorlusu
İşte sevince bulunmanın en geniş olgusu
Beş halısaha kadar alan kafi çiçeklerinizle muhabbetime
Bir kase toprağın sonsuzluğu kadar içlerimiz
Buğuludur içlerimiz
Eren Bilgiç
Orda bulduğum bir ses sahi bir solaktım
Taraf bilmedim devrildim sahi ne salaktım
Kahramansız sonuçlar belirdi siz de vardınız
Siz de vardınız annemin adını bulduğumdan beri
Tunç göğün içinde son atlı gömütlükte
Kokmuştu eski bir unutkanlığın terli dokunuşları
Hatıralar dedi Herakleitos
omurgama saplandı bağırışları
İşte durdum işte ilerlemenin en zorlusu
İşte sevince bulunmanın en geniş olgusu
Beş halısaha kadar alan kafi çiçeklerinizle muhabbetime
Bir kase toprağın sonsuzluğu kadar içlerimiz
Buğuludur içlerimiz
Eren Bilgiç
4 Ağustos 2014 Pazartesi
Be'eklemek
Durmak durumu bulundu
Bir çekmece kapalı kapı
Açık kapı gün ışığı
Sonsuzdan bahsedercesine gülmek
Özlem yokluğun bahsi bilindi
Varlık mekan içerirdi
Dondurma yemeliydik sıcaktı hava
Sıcaktı hava hasta da değildik
Çok basit şeyler bunlar
Çok basit şeyler onlar
Gençlikti hata sözünün
Hayata dikeyinden yazımı
Basit şeyler idi bunlar
Öpmeliydim seni sıcaktı hava
Üstelik yağmura da var daha
Eline bir öğüt alır genellik
Bu normaldir normali de öğrendik
Ahlak yedik nizam içtik terbiye de vardı
Büyüdük böylece efendi olduk
Oysa aşk lazımdır sıcaktı hava
Üstelik yağmura da var daha
İsyan devrim özgürlük
Kitap ve sınavlar ömürlük
Gidip geldik dönüp sustuk
Yarım isyan yarım kafa
Direnmeliydik sıcaktı hava
Üstelik yağmura da var daha
Anladım bitmedim ama buldum
Silahı kırdım parayı ve savaşı unut
Anladım gözü kapalı öpmekti seni devrim
Öpmeliyim seni çok sıcak bu hava
Ama dur yağmur damla damla
Eren Bilgiç
Bir çekmece kapalı kapı
Açık kapı gün ışığı
Sonsuzdan bahsedercesine gülmek
Özlem yokluğun bahsi bilindi
Varlık mekan içerirdi
Dondurma yemeliydik sıcaktı hava
Sıcaktı hava hasta da değildik
Çok basit şeyler bunlar
Çok basit şeyler onlar
Gençlikti hata sözünün
Hayata dikeyinden yazımı
Basit şeyler idi bunlar
Öpmeliydim seni sıcaktı hava
Üstelik yağmura da var daha
Eline bir öğüt alır genellik
Bu normaldir normali de öğrendik
Ahlak yedik nizam içtik terbiye de vardı
Büyüdük böylece efendi olduk
Oysa aşk lazımdır sıcaktı hava
Üstelik yağmura da var daha
İsyan devrim özgürlük
Kitap ve sınavlar ömürlük
Gidip geldik dönüp sustuk
Yarım isyan yarım kafa
Direnmeliydik sıcaktı hava
Üstelik yağmura da var daha
Anladım bitmedim ama buldum
Silahı kırdım parayı ve savaşı unut
Anladım gözü kapalı öpmekti seni devrim
Öpmeliyim seni çok sıcak bu hava
Ama dur yağmur damla damla
Eren Bilgiç
30 Temmuz 2014 Çarşamba
Kor
Bir uzak var imiş
Yakından daha yakın
Adım söz duyar imiş
Ve bir toz bulvar imiş
Gez zaman git zaman
Gel bahar git duyar
Gel sıcaklık git ömür
Dur kıvırcık kal yarın
Sus çocuk uyur büyür
Bir kadın bir ömür
Uzun yaşamak gerek imiş
Eren Bilgiç
Yakından daha yakın
Adım söz duyar imiş
Ve bir toz bulvar imiş
Gez zaman git zaman
Gel bahar git duyar
Gel sıcaklık git ömür
Dur kıvırcık kal yarın
Sus çocuk uyur büyür
Bir kadın bir ömür
Uzun yaşamak gerek imiş
Eren Bilgiç
27 Temmuz 2014 Pazar
Sıla'da VI
altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar bakılır. Sabaha bakılır, geceye. ağaca bakılır ve heceye. yeşile bakılır ve kırmızı. ata bakılır ve at kırmızı. ve palyaço kırmızı. ve at kırmızı. daha kırmızı. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar kırmızı. dudak sevilir, saç öpülür. saç öpülür deniz devinir. dalga sestir ses bilinir. ses sevilir ses bakılır. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar bakılır. adi saat zengin saat. saat tektir tektir saat. saat takılır saat bakılır. saat kırılır çirkin adam saat. el çekilir gece çekilir. dudak çekilmez dudak çekilmez. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar çekilmez dudak. ne ayıp. ayıp sevilir ayıp bilinir. ayıp iyidir ayıp görülür. anne sevilir kızılmaz ne ayıp. çok uyunur az uyunur. uyunmaz bazı kırmızı bulunur. çiçek uyunur yankı uyunur. özlem uyunur özlem bulunur. az içilir çok içilir. beyaz içilir sarı içilir. sarhoş içilir kalp açılır. sevilir çok sevilir ne ayıp. göz boyanır ay kalanı. saz içilir köz içilir. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar içilir. kanar sıcak güz içilir. soğur bıçak yol açılır. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar açılır. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar kaçılır. savaş çıkar çocuk ölür. çocuk ölür çocuk ne ayıp. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar ölür. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar ayıp. arap bakar davud vurur. davud bakar arap düşer. arap vurur davud güler. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar güler. kız sevilir arap korunur. çocuk ölmesinler dudak öpülür. çocuk ölmesinler ne ayıp. dudak öpülür ne ayıp. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar ayıp. umut bulunur kırmızı umut. umut ve kağıt sarılır. ateş bulunur ateş bulunur. ateş bulunur aşk bulunur. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar bulunur. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar bakılır. altmışmilyonaltıyüzbinaltıyüzaltmışaltı kadar sevilir.
Eren Bilgiç
Sıla'da V
Beşer sever korkar kaçar
Adım basar beşer kaçar
Beşer beşer özler kaçar
Kaçmak doğal için beşer
Sevmek yorar beşer kaçar
Adam gelir döver beşer
Beşer susar beşer beşer
Adam sever beşer bakar
Kadın durur beşer kaçar
Adam tutar beşer sever
Kadın tutar beşer sever
Günler geçer beşer sever
Günler geçer beşer beşer
Beşer sever korkmaz durur
Eren Bilgiç
Adım basar beşer kaçar
Beşer beşer özler kaçar
Kaçmak doğal için beşer
Sevmek yorar beşer kaçar
Adam gelir döver beşer
Beşer susar beşer beşer
Adam sever beşer bakar
Kadın durur beşer kaçar
Adam tutar beşer sever
Kadın tutar beşer sever
Günler geçer beşer sever
Günler geçer beşer beşer
Beşer sever korkmaz durur
Eren Bilgiç
Sıla'da IV
Yığılmışım
Yığınsallaştırılamamış bir mamut gibi
Külde bekletilip bir süre uğurlanmışım
Ki bu benim kederimdendirlerle
İçim geçmiş boşluğuma gelmiş
Sonsuz bir ay görmüşüm
Göğün göğsünde bir çiçek uçmuş
Kanayıp kanayıp pusmuşum
Terliyorum nefesim kesiliyor
Seninkini çekiyorum bahar vuruyor
Uzanıyorum dokunuyorum bekliyorum
Yorgun düşüp salıyorsun içini
Bir nefes salıyorum sonra bir ses
Uzaktaki köyler bizim oluyor
Eren Bilgiç
Yığınsallaştırılamamış bir mamut gibi
Külde bekletilip bir süre uğurlanmışım
Ki bu benim kederimdendirlerle
İçim geçmiş boşluğuma gelmiş
Sonsuz bir ay görmüşüm
Göğün göğsünde bir çiçek uçmuş
Kanayıp kanayıp pusmuşum
Terliyorum nefesim kesiliyor
Seninkini çekiyorum bahar vuruyor
Uzanıyorum dokunuyorum bekliyorum
Yorgun düşüp salıyorsun içini
Bir nefes salıyorum sonra bir ses
Uzaktaki köyler bizim oluyor
Eren Bilgiç
Sıla'da III
Eli vardı elinden çok
Baharat sesli toprağı vardı
Masaya bakardı
Masaya bakılmalı
Masa olurduk toprak
Bize masanın hatrını söylerdi
Üç kere öptüm gözlerini
Birinde eli toprağı sevdi
Toprağın doğumunu bildik
Kanla suladık onu göğümüzün ortasında
Aktı aktı siyah oldu iki nehir arasında
Üç kere öptüm gözlerini
Birinde kuşlar şarkı söylemeyi unutmuştu
Poşetinde kırılan yumurtalar gibi
Kundağında uyuyan bebekler
Acı bir ıslık duymuştu
İki nehir susmuştu
Üç kere öptüm gözlerini
Ağlamak belki acıydı ama
İşte oraya aktı maveraünnehir
İşte orası yummuştu seslerini
Üç kere öptüm gözlerini
Ellerimiz kirletmeden toprağın altındaki ile
Birinde özledim seni
Birinde uyandım çığlık sesi ile
Eren Bilgiç
Baharat sesli toprağı vardı
Masaya bakardı
Masaya bakılmalı
Masa olurduk toprak
Bize masanın hatrını söylerdi
Üç kere öptüm gözlerini
Birinde eli toprağı sevdi
Toprağın doğumunu bildik
Kanla suladık onu göğümüzün ortasında
Aktı aktı siyah oldu iki nehir arasında
Üç kere öptüm gözlerini
Birinde kuşlar şarkı söylemeyi unutmuştu
Poşetinde kırılan yumurtalar gibi
Kundağında uyuyan bebekler
Acı bir ıslık duymuştu
İki nehir susmuştu
Üç kere öptüm gözlerini
Ağlamak belki acıydı ama
İşte oraya aktı maveraünnehir
İşte orası yummuştu seslerini
Üç kere öptüm gözlerini
Ellerimiz kirletmeden toprağın altındaki ile
Birinde özledim seni
Birinde uyandım çığlık sesi ile
Eren Bilgiç
Sıla'da II
İki ses duyuldu uzaktan, iki el ateş sesi
İki ses vuruldu böylece, eller savruldu yerlerine
İki ateş vardı gözlerinde iki vaktin umudu
Biri sabah akşam aydınlattı sesleri
Diğeri yalnız geceye vuruldu
İki söz söylendi ardı sıra
İki kırmızı kelime
Biri seni belirtti biri
Diğeri sana yanan seslerimi
İki ses duyuldu uzaktan, iki el ateş sesi
Birçok şey birçok şeye vuruldu böylece
İki dudak parladı yandı durdu
İki güz vardı biri unutuldu
İki ses vardı biri bulutundu.
Eren bilgiç
İki ses vuruldu böylece, eller savruldu yerlerine
İki ateş vardı gözlerinde iki vaktin umudu
Biri sabah akşam aydınlattı sesleri
Diğeri yalnız geceye vuruldu
İki söz söylendi ardı sıra
İki kırmızı kelime
Biri seni belirtti biri
Diğeri sana yanan seslerimi
İki ses duyuldu uzaktan, iki el ateş sesi
Birçok şey birçok şeye vuruldu böylece
İki dudak parladı yandı durdu
İki güz vardı biri unutuldu
İki ses vardı biri bulutundu.
Eren bilgiç
Sıla'da I
Birin değeri büyüktür
Ellerin tutunca ellerimi bir olur herşey
Eriyen çekiçlerden ve dişlilerden daha çok
Bir ses çıkar birleşip
Nefesin ciğerlerime bir kerede iltica eder
Bir kerede verilir kötü bir haber
Bir kerede verilir iyi bir haber
Kamyonlar kavunları bir kerede taşır
Kavunları tek tek atar esmer adamlar
Anneler kavunları bir kerede seçer
Her kavun bir poşete girer
Bir gecede biter sonra kavun dediğin
Bir demlenmenin koynunda
Bir acıya içilir hep
Bir sevince ya da
Bir yüz gelir aklına
Bardağın buğulandırdığı yansımada
Bir kadın sevilir
Bir gün belki denir
Kadehler devrilir
Dervişler varırlar huzurlarına
Ellerin tutunca ellerimi
Bir ay parlar saçlarının doruğunda
Eren Bilgiç
10 Temmuz 2014 Perşembe
Bir Büyük Hal Üstüne
Burda bir gecenin doruğunda ise
Bu öylesine bir gece değildir ki zaman
Sonsuzunda kırı yoksun bir atlının
Görmek ne büyük nimettir
Gözlerini ev bildirenin
İstemi yoksun değilse de
Bu öylesine bir hareket olamaz ki
Kokular sıcak kalır boyunlarda
İsyana kalkan bir ağzın ucuna
Kurulmuş bir yuvadır böyle gülmek
Size kaç renk gösterdiler bilmem
Renk bilmek ile gök boyanmaz ki
Ama elbet körlüğe gebe bir kırlangıcın
Sesine boyanır böye aşk
Ah aşk
Hecenin çaresizliği yaşam buyruğunda
Çünkü istemek kadar kolay bellemek
Oysa bir güzel sarhoşluğun koynunda
Çocuktu diyeceksiniz
Çocuktu ve uçuktu istemleri
Büyümemek ve elinde tutabilmek
Bir kırlangıcı yuvasından beri
Çocuktu diyeceksiniz
Demeye de gönlünüzün kapıları açıktır
Ama ben hangi bahar size göğü
Başından kırmızıya boyamışımdır
Beni uyandırmayın dostlar ki gözleri
Burda bir gecenin doruğunda ise
Bu öylesine bir gece değildir ki zaman
Hem bu öylesine bir hece değildir ki
Eren Bilgiç
Bu öylesine bir gece değildir ki zaman
Sonsuzunda kırı yoksun bir atlının
Görmek ne büyük nimettir
Gözlerini ev bildirenin
İstemi yoksun değilse de
Bu öylesine bir hareket olamaz ki
Kokular sıcak kalır boyunlarda
İsyana kalkan bir ağzın ucuna
Kurulmuş bir yuvadır böyle gülmek
Size kaç renk gösterdiler bilmem
Renk bilmek ile gök boyanmaz ki
Ama elbet körlüğe gebe bir kırlangıcın
Sesine boyanır böye aşk
Ah aşk
Hecenin çaresizliği yaşam buyruğunda
Çünkü istemek kadar kolay bellemek
Oysa bir güzel sarhoşluğun koynunda
Çocuktu diyeceksiniz
Çocuktu ve uçuktu istemleri
Büyümemek ve elinde tutabilmek
Bir kırlangıcı yuvasından beri
Çocuktu diyeceksiniz
Demeye de gönlünüzün kapıları açıktır
Ama ben hangi bahar size göğü
Başından kırmızıya boyamışımdır
Beni uyandırmayın dostlar ki gözleri
Burda bir gecenin doruğunda ise
Bu öylesine bir gece değildir ki zaman
Hem bu öylesine bir hece değildir ki
Eren Bilgiç
29 Haziran 2014 Pazar
O Kitaplardaki
Değmeyin ellerine gülmeyen bir işcinin
Ellerinden başka memleketi yoksa
Ve gülmemek o ellerle var olmuşsa
Şayet bir deniz o ellerde buhar olabilir
Biz biliyoruz çoğu şeyi
Biliyoruz çoğu şeyi herkesten iyi
Ağlıyoruz yüzümüzü yıkıyoruz
Peçetelerce büyütüyoruz herkesliğimizi
Ama görmek zor görmek bir gecede
Yıkıyor kir tutmuş yüzünü sanki süzülerek
Davud'un yardığı denizler gibi yarıyor
Bizim peçetelerde erittiğimiz
Üstelik iki metrekareliktir onun toprağı
-Vaadedilmiş toprağı-
Ve o elleriyle bir dünyanın yarını
Herşeyi biliyoruz biz
Herkeslerden de iyi biliriz
Fakat görmek zor bir gecede
Üstelik dağların yamaçlarından bakarak
Üstelik bir aşkın rahatlığından bıkarak
Ötelenmişliğini kuşların uçuşunun
Biz iyi biliriz lakırdıları
Bir sürü ''izm'' ve satırları
Herkeslerden iyi biliriz
Kitaplara konuşup
İnsanlara susmayı
Değmeyin ellerine
Yüzünü kitaplardan tanıdığınız
Orağın çekicin
Ve ölümün kovaladığı
Koskoca bir hiç için
Yarını var edenin
Eren Bilgiç
Ellerinden başka memleketi yoksa
Ve gülmemek o ellerle var olmuşsa
Şayet bir deniz o ellerde buhar olabilir
Biz biliyoruz çoğu şeyi
Biliyoruz çoğu şeyi herkesten iyi
Ağlıyoruz yüzümüzü yıkıyoruz
Peçetelerce büyütüyoruz herkesliğimizi
Ama görmek zor görmek bir gecede
Yıkıyor kir tutmuş yüzünü sanki süzülerek
Davud'un yardığı denizler gibi yarıyor
Bizim peçetelerde erittiğimiz
Üstelik iki metrekareliktir onun toprağı
-Vaadedilmiş toprağı-
Ve o elleriyle bir dünyanın yarını
Herşeyi biliyoruz biz
Herkeslerden de iyi biliriz
Fakat görmek zor bir gecede
Üstelik dağların yamaçlarından bakarak
Üstelik bir aşkın rahatlığından bıkarak
Ötelenmişliğini kuşların uçuşunun
Biz iyi biliriz lakırdıları
Bir sürü ''izm'' ve satırları
Herkeslerden iyi biliriz
Kitaplara konuşup
İnsanlara susmayı
Değmeyin ellerine
Yüzünü kitaplardan tanıdığınız
Orağın çekicin
Ve ölümün kovaladığı
Koskoca bir hiç için
Yarını var edenin
Eren Bilgiç
19 Haziran 2014 Perşembe
Düzen
Perdeyi açmak niye
Öylesine bir sabah için perde
Durursa bir ses dursun ya
Olursan bir ses ol sen de
Beni burnumdan tuttunuz
Silkeleyip durdunuz durun
Ben size hep yalnız kelimelerle
Yaklaştığım için mi bu durum
İçinize mor bir kristal salabilirdi
Şayet bir başkası yüklenmeseydi sizi
En çok o oyuncağı mı sevdiniz
Hani şu elinizin yetmediği gibi
Şairler şiirlerini boşa yazmış
Film gibi izlemişsiniz aşkları
Hayatı boş bir kağıt üzerine
Üç kere katlayıp itmişsiniz
Oysa bir martının size ne zararı vardır
Bir vapur boyu kederden başka
En çok da onun etini yemişsiniz
En çok da o gagalamış sizi
Açık yazıyorum bu şiiri
Gerçi açık size çekten görünür
Ağzınızın ortalık yerine ölebilirdim
Şayet bir ana doğurmasaydı sizi
Eren Bilgiç
14 Haziran 2014 Cumartesi
Söz Uyku
Orda burda yok olan şu umutsuzluğum
Bir kaleme bakıyorum bakışıyorum elbet
Daireler çizerim içi dolu dolu
Orda burda bakıyorum gözlerine
Ben bir köyün tepesine erişmemişim
Bir kahveyi sonundan öğütmemişim
Şimdi bir uçurtma uçuyorum düşüyor cebimen
Orda burda yok olan şu umutsuzluğum
Ateş ederdi suyun renginde diyecekler
Desinler varıp bir resim konuşur sözsüz
Ağaçların ismini tanıtacak mı bu
Tanıtacak mı kahveden sonlayarak
Elmacıklarına yağmış kuzlardan
Bana bahsetmedilerdi rüzgar
Elinden gelirmiş en işlek bir bakışın
Ama görünmez ne siyahsa gölgesine düşün
O uykuda terledim ben de
Anlatılmış yüzleri bakmazdım sustum
Sana baktım havaya yordum sustun
Bir elin yuvasını küçültmüşsün
Beni durdur yoksa bir kahveyi
Bir kahveyi gökten ineceğim
Eren Bilgiç
28 Mayıs 2014 Çarşamba
A'lem-i A'zam
Ne güzel insansınız ne mükemmel
Ne güzeldi dünya benden evvel
Aşkınız aşk gözünüz pek
Elleriniz küçük perilerden evvel
Ne güzel insansınız saçlarınız da var
Sonra doğrularınız var dört nala doğru
Gözleriniz hep mahzun bakmıştır
Dertleriniz var dağlar kadarlar
Hayalleriniz yarıda kalmıştır
Ne güzel insansınız vesselam ne adam
Bahşetmemiş bize mayanızdan bir damla yaradan
Sonra mutlu değilsiniz sorulursa
Nefesimiz gülüşünüz içinmiş öyle bildik
Öyle bildik biz onuru sizden
Aşkı sizden öyle bildik
Fakat ne güzel insansanız ne vefakar
Evinize girmeye görsün parmak uçlarınız
Unutulur çektiğiniz nice cefalar
Karıştırılır sırayla aşklarınız
Ne güzel insansınız vesselam
Affetmek sizin işinizdir sizin
Beni de affedin bir akşam
Affedin insanlığınıza girmeksizin
Affedin insanlığınızla olamadık sizin
Eren Bilgiç
Ne güzeldi dünya benden evvel
Aşkınız aşk gözünüz pek
Elleriniz küçük perilerden evvel
Ne güzel insansınız saçlarınız da var
Sonra doğrularınız var dört nala doğru
Gözleriniz hep mahzun bakmıştır
Dertleriniz var dağlar kadarlar
Hayalleriniz yarıda kalmıştır
Ne güzel insansınız vesselam ne adam
Bahşetmemiş bize mayanızdan bir damla yaradan
Sonra mutlu değilsiniz sorulursa
Nefesimiz gülüşünüz içinmiş öyle bildik
Öyle bildik biz onuru sizden
Aşkı sizden öyle bildik
Fakat ne güzel insansanız ne vefakar
Evinize girmeye görsün parmak uçlarınız
Unutulur çektiğiniz nice cefalar
Karıştırılır sırayla aşklarınız
Ne güzel insansınız vesselam
Affetmek sizin işinizdir sizin
Beni de affedin bir akşam
Affedin insanlığınıza girmeksizin
Affedin insanlığınızla olamadık sizin
Eren Bilgiç
19 Mayıs 2014 Pazartesi
Mevsimlik İşçi
Birine bir erik verip senin olmasını bekliyorsun. Çünkü bunu bilmişsin bildikçe, sevdikçe. Yeşil bir eriği hayal ediyorsun bir masanın üstünde. Ben masanın ayağına çaput bağlıyorum. Sen eriği verdikçe ben bir masanın ayağına çaput bağlıyorum. Herkesin yüceltilecek bir acısı vardır. Senin olan eriği veriyorsun, ben çaput bağlıyorum. Benim yüceltilecek bir gökyüzüm olsun diye, eriğini severse biri diye. Başkası gelip bir soru bırakıyor, sonra bir başkası. Masanın ayağına tırmanıyorum, eriğin bir soruya takılıp düştü düşecek. Sonra sen oradan bakarken kanlı bir el buluyorsun. Rengarenk bir ceset için yüceltilecek bir gökyüzü yarattığını sanıyor bir köstebek. Eteklerin gittikçe kısalıyor. Ben koparıp koparıp çaput bağlıyorum. Bacakların üşüdükçe köstebekler yer yüzüne çıkıyor. Eriği tuzsuz severmiş bazıları. Sen birden uzatınca ellerinle bir umut dolusu eriği, Bazılarının köstebekleri üşüyor. Cesetler doğrulup tekrar gökyüzüne boğuluyor. Bazıları hep aynı kokarmış. Beyninin ücra köşelerine böyle işliyor insanın işte. Örtünüyorum üstümü uç uca bağlayıp çaputları. Başımın altına bir soru bırakıyor birileri. Senin bacakların üşüdükçe ben uyuyamıyorum. Ben uyandıkça fark ediyorum, mevsimlik bir meyvenin insafına bırakmamam gerektiğini rengarenk bir gökyüzünü. Yer altına dönüyor böylece köstebekler, çaputların bağlandığı yerden. Toprak çünkü insana bir erik veriyor ve elbet bir gün onun olacağını biliyor.
Eren Bilgiç
18 Mayıs 2014 Pazar
Yokuş
Biz yokuş yollara giderdik
Gökdelenlere binerdik ezan okunur inerdik
Tanımadığımız denizlere bakmaya giderdik
Varamadığımız denizlere varmaya
Aile bilirdik ev bilirdik bir de gece
Seçeni bulur bulur döverdik bulur bulur
Geceye anlam katar şarap döker
İçerdik geceyi seçeni bulur bulur
Plastik sabahları öperdik
Saçma sapan şeyler giyer okula giderdik
Bir öküz sivri parmaklarını sallaya sallaya
Hayatımıza solardı o solunca sabahları
Balık alırdık yaşasın izlerdik
Ölürdü balık biz de giderdik
Yaşanan bir hayat görmek isterdik
Sonra yine yokuş yollara giderdik
Ayakkabı alırdık gömlek ve pantolon
Birçok mevsim giyerdik sonra birçok
Mevsim uyurduk gece yine soğuk
Fakir olurduk fakirdik de zaten
Fakir olmanın satın alınmazlığını giyerdik
Denize doğru koşturmak isterdik deniz
Karşılık vermezdi bu isteğimize
Balkonlara koşar onu arardık
Açardık bir şişe onu arardık
Özendiğimizden de şişe açtığımız olmuştu
Yalnızlıktan da onu aradığımız bulup bulup
Neyse ki artık tıp gelişti
Daha geniş çaplı susabilliyoruz
Susup susup yokuş yollara
Hep yokuş yollara anasını satayım.
Eren Bilgiç
Gökdelenlere binerdik ezan okunur inerdik
Tanımadığımız denizlere bakmaya giderdik
Varamadığımız denizlere varmaya
Aile bilirdik ev bilirdik bir de gece
Seçeni bulur bulur döverdik bulur bulur
Geceye anlam katar şarap döker
İçerdik geceyi seçeni bulur bulur
Plastik sabahları öperdik
Saçma sapan şeyler giyer okula giderdik
Bir öküz sivri parmaklarını sallaya sallaya
Hayatımıza solardı o solunca sabahları
Balık alırdık yaşasın izlerdik
Ölürdü balık biz de giderdik
Yaşanan bir hayat görmek isterdik
Sonra yine yokuş yollara giderdik
Ayakkabı alırdık gömlek ve pantolon
Birçok mevsim giyerdik sonra birçok
Mevsim uyurduk gece yine soğuk
Fakir olurduk fakirdik de zaten
Fakir olmanın satın alınmazlığını giyerdik
Denize doğru koşturmak isterdik deniz
Karşılık vermezdi bu isteğimize
Balkonlara koşar onu arardık
Açardık bir şişe onu arardık
Özendiğimizden de şişe açtığımız olmuştu
Yalnızlıktan da onu aradığımız bulup bulup
Neyse ki artık tıp gelişti
Daha geniş çaplı susabilliyoruz
Susup susup yokuş yollara
Hep yokuş yollara anasını satayım.
Eren Bilgiç
14 Mayıs 2014 Çarşamba
Sus Yansın
Bir baretin günlüğü kara kalemle yazılır
Oyuncaklar elle yapılır tabağın dibi kazınır
Tek göz oda tek düş yürek
Bekler ki babam yarın cehennemden dönecek
Yatak rahattır kalkılası gelmez
El yorulur yumruk yapılası gelmez
Sokaklar yıkılır bunların sonu gelmez
Harcadığın ömrünü kimse geri vermez
Öyledir ya bak hayatına dondurman soğuk
Evin senindir hem derdin hep büyük
Hayat anlamsız sonu belirsiz
İçkini iç de ki kimiz biz
Bir bakmışsın mangalda yaktığın
Kömür değil kol bacak
Sen gülmeye devam ettikçe
Karanlığa güneş doğmayacak !
Eren Bilgiç
Oyuncaklar elle yapılır tabağın dibi kazınır
Tek göz oda tek düş yürek
Bekler ki babam yarın cehennemden dönecek
Yatak rahattır kalkılası gelmez
El yorulur yumruk yapılası gelmez
Sokaklar yıkılır bunların sonu gelmez
Harcadığın ömrünü kimse geri vermez
Öyledir ya bak hayatına dondurman soğuk
Evin senindir hem derdin hep büyük
Hayat anlamsız sonu belirsiz
İçkini iç de ki kimiz biz
Bir bakmışsın mangalda yaktığın
Kömür değil kol bacak
Sen gülmeye devam ettikçe
Karanlığa güneş doğmayacak !
Eren Bilgiç
1 Mayıs 2014 Perşembe
BÂD-I SEMÛM
Ben bir şiir yazayım şimdi beni ansın
Gözlerimi açamıyorum ki yakındayım
Şiiri yazayım ki şiir beni alsın
Hangi elimi tutsam göğüme sancı vurur
Odanın içi boş rüzgarı soluk
Gidiyorum orospular arasında sokakların
Bornova'dan uzak kirli sokakların
Bir köşesine düşman olunmalı
Kusmuk dolu duygulu sokakların
Sokağın ruhu uyuyorum dur
Ben bir şiir yazayım şimdi beni korur
Kötüledikçe kötülesin uyuyunca bulur
Şiiri yazayım ki şiir beni ben
Ellerimi hissetmiyorum yollarınızdan
Eren Bilgiç
Gözlerimi açamıyorum ki yakındayım
Şiiri yazayım ki şiir beni alsın
Hangi elimi tutsam göğüme sancı vurur
Odanın içi boş rüzgarı soluk
Gidiyorum orospular arasında sokakların
Bornova'dan uzak kirli sokakların
Bir köşesine düşman olunmalı
Kusmuk dolu duygulu sokakların
Sokağın ruhu uyuyorum dur
Ben bir şiir yazayım şimdi beni korur
Kötüledikçe kötülesin uyuyunca bulur
Şiiri yazayım ki şiir beni ben
Ellerimi hissetmiyorum yollarınızdan
Eren Bilgiç
28 Nisan 2014 Pazartesi
Çoraplara Tepki
Ayak üşümesinin kendince belli başlı sebepleri vardır. Çorap yoktur, kansızlık vardır gibiler. Sonra ellere uzaktır, çirkindir. Çoğu tırnak başına buyruk düşünceler içine dalabildiği gibi, çoğu köşelere de çarpmak suretiyle elinizi ayağını... Ayak üşümesinin sonuçları da var gibidir. Madde bir, bu konuyla ilgili bilgiler maddelenemeyecek yalnızlıktadır. Kahve içmeyi seven kimse kahveyle ilgili bir özellik benimsemez. İnsanın ayağı üşürse kahve içmeyi pek çok isteyebilir ama. Ayağı üşüyen insan çirkin bir kadın olabileceği gibi çirkin bir erkek de olabilir. Güzel kadınların ve erkeklerin ayağı üşümez. Onların çoraplarını giydirirler kahvelerini yaparlar. Çirkin erkeklerin ayakları genelde üşür. Çirkin kadınların ayakları hakkında bilgiler bu yaşamda yetersiz kalmakla birlikte çirkin kadınların ayaklarına yaklaşmak ne kadar güzel mi gibi sorular da insanın aklını kurcalar. Ayağı üşüyen insanın hayata bir tepkisi vardır, çorap giymemeye yönelik bir karar almıştır ve sonuna dek uygulamaya yönelik soğuk orucuna yatmıştır. Yalan yatmazdır. Üşüyen çirkin birey yatmak yerine kendini bir film kadrajı içinde zanneder görüntüler sergileyip inadına camdan etrafı seyretmekle yetinir. Dışarı çıkamaz çorap giymeyecektir. Çay içer ama şekerli içer genelde iki veya üç şekerli çaylar onun en hoşuna gidenlerdendir. Çeşitli uzunlukta ve incelikte yatakları vardır. Doldurmakta güçlük çeker. Ayağı üşüyen bireyin aklına acaba neden ayağım üşüyor durumunda bir düşünce düşerse şayet. Ayağı üşüyen bireyler bu duruma da gayet yalnızlıkçı bir çözüm bulacakları konusunda hemfikir olup evlerinde yalnız şekilde ayaklarına bakmaya devam ederler. O filmi de kimse çekmez, oynayanlar dahil kimse ilgi göstermeyecek gibidir ayağı üşüyen insanlar kendi aralarında kendilerine ayrıldıkça.
Eren Bilgiç
Eren Bilgiç
22 Nisan 2014 Salı
Günahın Adına
İşte ölüyorum erkekçe
Üretimim ki pislikle sınır komşusu
Bana bir nar verin nar benim
Var olmakla eşdeğer yokluğun coşkusu
Esmere sezmezse esmer dedim
Beyaz vurdu beyazı sorma bey
Bu benim en kirli elim el
Bana bir çift göz bakar korkusu
Babalar bazen ölüyor
Bazen soruyor notlarımı tanrım
Uzak yakın soyut diyarların
Bitmez gerçeklik sorgusu
Ortadoğu'nun şişmiş göbeği delik
Bana bir ev verin ev bir hecelik
Damarı mor herkesin yalanı mor
Yüreği kor dramatik koşusu
Eren Bilgiç
Üretimim ki pislikle sınır komşusu
Bana bir nar verin nar benim
Var olmakla eşdeğer yokluğun coşkusu
Esmere sezmezse esmer dedim
Beyaz vurdu beyazı sorma bey
Bu benim en kirli elim el
Bana bir çift göz bakar korkusu
Babalar bazen ölüyor
Bazen soruyor notlarımı tanrım
Uzak yakın soyut diyarların
Bitmez gerçeklik sorgusu
Ortadoğu'nun şişmiş göbeği delik
Bana bir ev verin ev bir hecelik
Damarı mor herkesin yalanı mor
Yüreği kor dramatik koşusu
Eren Bilgiç
20 Nisan 2014 Pazar
Suskunluğu Baharın
Kaşları kusursuzdu bir kere
Ona sade bakmak lazımdı
Sade bakmak bir tepeden aşağı gibi
Değil bir manzaraya tapmak
O sade kaşlarını kaldırsındı
Bakmak öylece bakmak
Vardık biz ve senler benler
Arasında bir nefes alınan baharın
Bakmak böylesine uzundu uyanamadım
Vardık biz ve öylece dursunduk
Martıları güzel yapan denizi
Çayı güzel yapan o meçhul sabahı
Anlattı her şarkı durmaksızın
Mırıldanır gibi bizlerini büyüttü
Bilindik geceler anlattı
Bilindik geceler anlattı
Ve anlatıldı hayal edilen geceler
Bir sabahın gelmeksizliğince güzel
Bir dilin dönmezliğince güzel
Bir adamın suskunluğunca güzel
O hep yanına erişen yalnızlığı unuttu
Sorguladı onu bir diğeri ve böylece
Yalnızlık hep yanına erişen onu avuttu
Ses gelmedi inanın bir nefes geceden
Bazı diller dönmeyi arzular
Bazı geceler tepelerin ardını
Diller dönmedi sesler duyulmadı
O hep yüreğime ilişen cümleyi bulsundu
Eren Bilgiç
Ona sade bakmak lazımdı
Sade bakmak bir tepeden aşağı gibi
Değil bir manzaraya tapmak
O sade kaşlarını kaldırsındı
Bakmak öylece bakmak
Vardık biz ve senler benler
Arasında bir nefes alınan baharın
Bakmak böylesine uzundu uyanamadım
Vardık biz ve öylece dursunduk
Martıları güzel yapan denizi
Çayı güzel yapan o meçhul sabahı
Anlattı her şarkı durmaksızın
Mırıldanır gibi bizlerini büyüttü
Bilindik geceler anlattı
Bilindik geceler anlattı
Ve anlatıldı hayal edilen geceler
Bir sabahın gelmeksizliğince güzel
Bir dilin dönmezliğince güzel
Bir adamın suskunluğunca güzel
O hep yanına erişen yalnızlığı unuttu
Sorguladı onu bir diğeri ve böylece
Yalnızlık hep yanına erişen onu avuttu
Ses gelmedi inanın bir nefes geceden
Bazı diller dönmeyi arzular
Bazı geceler tepelerin ardını
Diller dönmedi sesler duyulmadı
O hep yüreğime ilişen cümleyi bulsundu
Eren Bilgiç
19 Nisan 2014 Cumartesi
Velev Ki
Hitler bıyıklı bir şovalye inceliği
Yağmur damlaları suskun içten
Düşünsene duyuyorsun kanı
Görmek ölmekle eş içten
Kadına kadın gibi sövmek
Ekmeği taze gibi içten
Bırakalım bu aşk şarkılarını
Midem ağlıyor midem
Dağılıyor bir baraka kerpiçten
Parmak sus gün uyu
Solgunluk al ömrümü sen iç
Bir gazi yaklaşıyor elleri dolu
Koru onu koru sesin
Sıcak hem bıçak içten
Duvar, kutu, bina, umut, sıcak, gri
Yüz, söz, kirpik, soluk, ayna, gri
Terlik, soğuk, soba, boya, gri
Pis, kir, toz, göz, ben, sen, gri
Dur itme değil yağmur
Değil ayaz çocuk evciliği
Kafama giren mermi mermi
mermi gri mermi gri
Dur itme o bulur seni
Hem gri gri gri gri gri gri gri
gri gri gri gri gri gri gri gri gri
Eren Bilgiç
Yağmur damlaları suskun içten
Düşünsene duyuyorsun kanı
Görmek ölmekle eş içten
Kadına kadın gibi sövmek
Ekmeği taze gibi içten
Bırakalım bu aşk şarkılarını
Midem ağlıyor midem
Dağılıyor bir baraka kerpiçten
Parmak sus gün uyu
Solgunluk al ömrümü sen iç
Bir gazi yaklaşıyor elleri dolu
Koru onu koru sesin
Sıcak hem bıçak içten
Duvar, kutu, bina, umut, sıcak, gri
Yüz, söz, kirpik, soluk, ayna, gri
Terlik, soğuk, soba, boya, gri
Pis, kir, toz, göz, ben, sen, gri
Dur itme değil yağmur
Değil ayaz çocuk evciliği
Kafama giren mermi mermi
mermi gri mermi gri
Dur itme o bulur seni
Hem gri gri gri gri gri gri gri
gri gri gri gri gri gri gri gri gri
Eren Bilgiç
13 Nisan 2014 Pazar
Pazar, Sabah ve Kahverengi Boşluklar İçin
Çapak çapak bir sabah
Ulan bu ne gürültü bir sabah
Bağıran buram buram bağıran
Kafası dolu yarı ölü bir sabah
Çayı soğuk bir sabah
Ağzı bozuk bir sabah
Elime tutuşturulmuş güneş
Hadi al bu günle seviş
Huysuzum susuzum
Annemi özledim yoldadır
Sokaklar dolu olsun istiyorum
Apartman nefretim bundadır
Kadın bana sıcak bir fincan
Kadın bana güzel bir bakmak
Kadın bana öyle bakmak
Doğru değil huzur koy
Ceket alsam elimde
Almasam rüzgar tenimde
Ne yalancı ne sahtekar
Mobilya kokulu bir sabah
Eren Bilgiç
Ulan bu ne gürültü bir sabah
Bağıran buram buram bağıran
Kafası dolu yarı ölü bir sabah
Çayı soğuk bir sabah
Ağzı bozuk bir sabah
Elime tutuşturulmuş güneş
Hadi al bu günle seviş
Huysuzum susuzum
Annemi özledim yoldadır
Sokaklar dolu olsun istiyorum
Apartman nefretim bundadır
Kadın bana sıcak bir fincan
Kadın bana güzel bir bakmak
Kadın bana öyle bakmak
Doğru değil huzur koy
Ceket alsam elimde
Almasam rüzgar tenimde
Ne yalancı ne sahtekar
Mobilya kokulu bir sabah
Eren Bilgiç
6 Nisan 2014 Pazar
Laleli
Laleli'den bahsedelim dilimiz üşüdüğünce
Ve şarap içelim bilhassa ucuz olsun
Kızarmış yanakların gülme dur
Gülme dur biliyorum gidiyorsun
Annesine küfreden çigan kızlara
Özenerek baktığındı baharın
Dondurma ye şarkı söyle kavrulsun tenin
Göt cebime rüzgarı dolsun ecnebi bir evin
Dilimiz üşüsün biz Laleli'den bahsedelim
İzlediğin filmlere aklım kaysın
Tırnağına özendikçe özen
Özendikçe elin boynuma bulaşsın
Düzeldikçe düzen düzeldikçe düzen
Sokağa dökülmek esmer yapmaz beni
Zaten senide yapmasın çigan kız gibi
Sigarası bitirdikçe bıyıklı bir önderi
Bahar uzun umut kısa
Laleli'den bahsedelim gitmekten biri
Eren Bilgiç
Ve şarap içelim bilhassa ucuz olsun
Kızarmış yanakların gülme dur
Gülme dur biliyorum gidiyorsun
Annesine küfreden çigan kızlara
Özenerek baktığındı baharın
Dondurma ye şarkı söyle kavrulsun tenin
Göt cebime rüzgarı dolsun ecnebi bir evin
Dilimiz üşüsün biz Laleli'den bahsedelim
İzlediğin filmlere aklım kaysın
Tırnağına özendikçe özen
Özendikçe elin boynuma bulaşsın
Düzeldikçe düzen düzeldikçe düzen
Sokağa dökülmek esmer yapmaz beni
Zaten senide yapmasın çigan kız gibi
Sigarası bitirdikçe bıyıklı bir önderi
Bahar uzun umut kısa
Laleli'den bahsedelim gitmekten biri
Eren Bilgiç
2 Nisan 2014 Çarşamba
Bu Bir Şiir Değildir
Ne güzel değil mi kelimeler
Yan yana ve hep beraber
Yetim kağıtlar boyunca
Dillere dökülmeden
Beklemekteler
Çünkü anlatamaz bir dil
Sessizliği ve
Sen sus diye
Aklım kanıyor
Yan yana ve hep beraber
Yetim kağıtlar boyunca
Dillere dökülmeden
Geceler çekilmeden
O yüzdendir ki
Çarpık senleşmesi
Yüzümdeki boşluklar
Ve mimik izlerimin
Önce cüzdan sonra
Kitap onun üstünde
Uçurumları anlatan
Boşluklar müzesi
Şair değilim ben şair
Denir mi incecik bir
Boşluğa
Eren Bilgiç
Yan yana ve hep beraber
Yetim kağıtlar boyunca
Dillere dökülmeden
Beklemekteler
Çünkü anlatamaz bir dil
Sessizliği ve
Sen sus diye
Aklım kanıyor
Yan yana ve hep beraber
Yetim kağıtlar boyunca
Dillere dökülmeden
Geceler çekilmeden
O yüzdendir ki
Çarpık senleşmesi
Yüzümdeki boşluklar
Ve mimik izlerimin
Önce cüzdan sonra
Kitap onun üstünde
Uçurumları anlatan
Boşluklar müzesi
Şair değilim ben şair
Denir mi incecik bir
Boşluğa
Eren Bilgiç
Lâ'l
Korku büyür sakalları uzar
İnsan bıkar uçsuz yollar uzar
Bacakta saplıdır yatak kokusu
Sözler asılır ki şu kurtulmak konusu
Önce nefes ver sonra al umut
Ölüme serdiğin hayatı unut
Ağla güler güneş sesidir gözün
İnsan kendinden kurtulmalı
Sonuçsuzluk ömür demek
Yoksa yenilgi uçurumu putsuz
Geçmiyor boğazlar sus'uz
Eli değer peri hanım parlak
Sana geldim lâ'l'ime bak
Gül söz benim dilim gözün
Eli ver o el ben gibi sen
Gülüver o ses sen gibi ten
Bir şair kez yeniden
Eren Bilgiç
İnsan bıkar uçsuz yollar uzar
Bacakta saplıdır yatak kokusu
Sözler asılır ki şu kurtulmak konusu
Önce nefes ver sonra al umut
Ölüme serdiğin hayatı unut
Ağla güler güneş sesidir gözün
İnsan kendinden kurtulmalı
Sonuçsuzluk ömür demek
Yoksa yenilgi uçurumu putsuz
Geçmiyor boğazlar sus'uz
Eli değer peri hanım parlak
Sana geldim lâ'l'ime bak
Gül söz benim dilim gözün
Eli ver o el ben gibi sen
Gülüver o ses sen gibi ten
Bir şair kez yeniden
Eren Bilgiç
28 Mart 2014 Cuma
Cidar
- Ölümü meşru kılmak için illa yaşamak mı gerek ? Yani bizi bu dünyaya bağlayan bu dünyaya bağlı olmamızdan mı ibaret ? Eline mutsuzluğunu alan sokağa çıksa, onu böyle sımsıkı tutup yukarı kaldırsa devrim mi olur bunun adı ? Yani devrilir mi mutsuzluklarımız sokağa çıkmakla yoksa domino taşı gibi dökülüp koyun koyuna mı kalırız ? Azalırız orası doğru bak, sahip olduğumuzu hissettiğimiz tek şeyden arınmaya çalıştıkça soyulur yarınlarımız. Ama öyle bakmak yok matmazel hayat dediğin çabayı amaçlamaktır ! Para kazanmak için para kazanmaktır hayat. Mutlu olmak için mutsuz olmaktır. Çok uyuyabilmek için hiç uyumamaktır. İçinde sürdüğünü sandığın soyut bir kavram saçmalığında hiç geçmeyen zamanlar için biriktirmektir umutları. Oysa her şey şuan. İnsan kaybettiklerine bakarak zamanı ölçüyor. İnsan kaybetmediklerine bakarak ölümü bekliyor. Aslında bir sesi duyabilirsen sonsuza dek, ya da bir ses olabilirsen ölmezsin. Gerçekliği titretir varlığın. Güzel bıyıklı bi' adam söylemişti ''Her şey titreşimdir evrende''. Benim ellerim titriyor, senin çenen titreyecek. Onun içi titredi, aklım git gide titriyor. Ben bu yüzden her sabah uyanıyorum. İnsan karşı koyamaz bazı şeylere, sabahlara mesela. Ben hiçbir zaman bir bedevi bulamayacak bir kutup ayısı gibi dolanıyorum çöllerde. Varlığım yokluğuma armağan olsun. Ne de güzel susuyorsun. Sen dinlemesen ben bile dinlemem kendimi. Taş kestim bu yüzden, daha fazla titremek istemiyorum. Aynaya bakıyor insan, aynanın ona baktığını düşününce deli diyorlar. Sen susmasan, ayna bakmasa, beni adam yerine koyan yok demelerim geldi yine. Senin de bir şey demek ister gibi bir halin var ama ben kaldıramam diye susuyorsun. Susma ulan susma ! desem ne değişir bilmiyorum. Sahi bir şey değişir mi yoldaşım ?
+..........
Eren Bilgiç
+..........
Eren Bilgiç
26 Mart 2014 Çarşamba
Son Yaz Son Sarı
Işıklar kararmada
Özünü sorduğum tek sen
Gerçeklik kadar yalan
Ve gerçeklik kadar sararmada
Dişini öptüğün nadir yıldızlar olur
Geceleri güldüğün yorganlar evreni
Onu ver işte bana son yaz günleri
Kokusu ayrı kararmada
Karne ile sevgi alınan günler
Özünü gördüğüm tek ben
Sarısı nasır tutmuşumdur
Elini belini umutlarcasına
Ölümü yakın bulmuşumdur
Şiirimin miladı ulaşılmaz yokluğum
Nasıl da yakında toprak uçlarım
Uzanmak istediğin kere yakın
Uzanmak istediğim yere yakın
Uzanmak istediğim
Yarısı cümlemin
İnsanın acıyası gelmiyor kırıldıkça
Aynalar düşer göklere
Acıyor insan aynalar
Düşüyor göklere
Acıyor aynalar
Üşüyor göklere
İnsanın yaşayası gelmiyor
Eren Bilgiç
Özünü sorduğum tek sen
Gerçeklik kadar yalan
Ve gerçeklik kadar sararmada
Dişini öptüğün nadir yıldızlar olur
Geceleri güldüğün yorganlar evreni
Onu ver işte bana son yaz günleri
Kokusu ayrı kararmada
Karne ile sevgi alınan günler
Özünü gördüğüm tek ben
Sarısı nasır tutmuşumdur
Elini belini umutlarcasına
Ölümü yakın bulmuşumdur
Şiirimin miladı ulaşılmaz yokluğum
Nasıl da yakında toprak uçlarım
Uzanmak istediğin kere yakın
Uzanmak istediğim yere yakın
Uzanmak istediğim
Yarısı cümlemin
İnsanın acıyası gelmiyor kırıldıkça
Aynalar düşer göklere
Acıyor insan aynalar
Düşüyor göklere
Acıyor aynalar
Üşüyor göklere
İnsanın yaşayası gelmiyor
Eren Bilgiç
24 Mart 2014 Pazartesi
Saray
Basbayağı oda işte
Duvarı var masası var
Yatağı var yatası var
Bazenleri insanların
İnsanların küçük elleri
Kapısı var kapalı
Pencereden kızlar gülüyor
Rakısı var mıdır sorsam
Buruk buruk gülesim geliyor
Hayatımı kendime sıkıştırdım
Vakit buldukça atmak için
Kalbime yer bulamadım
Avaz avaz uyuyorum
Da
Duramadım
Duvarı var masası var
Yatağı var yatası var
Bazenleri insanların
İnsanların küçük elleri
Kapısı var kapalı
Pencereden kızlar gülüyor
Rakısı var mıdır sorsam
Buruk buruk gülesim geliyor
Hayatımı kendime sıkıştırdım
Vakit buldukça atmak için
Kalbime yer bulamadım
Avaz avaz uyuyorum
Da
Duramadım
18 Mart 2014 Salı
Memleket Mektubu
Ana ben unuttum affet beni
Başak kokmuyor toprak
Yüzümün haline bak
Elim başımda elim ıslak
Ana unuttum affet beni
Anlamadığım oyunlara daldım
Dizler kanar biliyorum dizler
Umut da mı kanarmış
Şaşırdım kaldım
Çocuklar en güzel ölüme
Gülümser ana elimi tut
Sana güneşleri zaptettim
Gözüme baksana ana
Ben de büyüdüm gittim
Büyüdümse kalemi kayıp yüreği buruk
Büyüdümse gözde yaş elde yumruk
Meydan benim budur buyruk
Memlekete kapılmışım affet beni
Eren Bilgiç
Başak kokmuyor toprak
Yüzümün haline bak
Elim başımda elim ıslak
Ana unuttum affet beni
Anlamadığım oyunlara daldım
Dizler kanar biliyorum dizler
Umut da mı kanarmış
Şaşırdım kaldım
Çocuklar en güzel ölüme
Gülümser ana elimi tut
Sana güneşleri zaptettim
Gözüme baksana ana
Ben de büyüdüm gittim
Büyüdümse kalemi kayıp yüreği buruk
Büyüdümse gözde yaş elde yumruk
Meydan benim budur buyruk
Memlekete kapılmışım affet beni
Eren Bilgiç
Tarih-i Tekerrür
Eli dolu eve gelen adamların
Bilinmeli değeri diyor ve
Ekliyordu sisli dudaklarının emrinden
Yüreği dolu eve gelenlerinkindense geceleri
İsmi ağaç olan bir adam arıyoruz
Çınarların altındaki gölgelerde
Oysa çınarların gölgesinden de ilerde
Kadınların kirpikleri
Parmaklarını silah yapıp şakağından yukarı
Yukarı en sessizliğe kaldır
Tek kişilik yatakta uyuyan adamın
Tek atımlık yalnızlığı vardır
Eren Bilgiç
Bilinmeli değeri diyor ve
Ekliyordu sisli dudaklarının emrinden
Yüreği dolu eve gelenlerinkindense geceleri
İsmi ağaç olan bir adam arıyoruz
Çınarların altındaki gölgelerde
Oysa çınarların gölgesinden de ilerde
Kadınların kirpikleri
Parmaklarını silah yapıp şakağından yukarı
Yukarı en sessizliğe kaldır
Tek kişilik yatakta uyuyan adamın
Tek atımlık yalnızlığı vardır
Eren Bilgiç
15 Mart 2014 Cumartesi
Baharlar mordur
O boş bıraktığın adımlarını yerlice
Ve biraz toprağını anımsıyorum
Titriyorum korkaklarla
Bi yüzüme mi vuruversem
Yokluğunu filan da
Köşe başlarını umursuyorum
Kuşların ötüşlerinden hallice
Jakoben geliyor mutluluklar
Ölüler varken uzaktalar oysa
Olmayınca sus bakma sus
Ne zavallıca aynı derede
İki kere boğulma isteği
Dilenciye öğüt vermek
Ve belli günlerde sevinmek
Oralarda bulduklarımdan aşırdım
Zenginlerden ve vicdanımın el verdiğince gerek gördüklerimden
Fakire vermedim sen de vur durma vur
Gözümün içinden kaçırdığım
Boşver unut duyma bunu
Eren Bilgiç
Ve biraz toprağını anımsıyorum
Titriyorum korkaklarla
Bi yüzüme mi vuruversem
Yokluğunu filan da
Köşe başlarını umursuyorum
Kuşların ötüşlerinden hallice
Jakoben geliyor mutluluklar
Ölüler varken uzaktalar oysa
Olmayınca sus bakma sus
Ne zavallıca aynı derede
İki kere boğulma isteği
Dilenciye öğüt vermek
Ve belli günlerde sevinmek
Oralarda bulduklarımdan aşırdım
Zenginlerden ve vicdanımın el verdiğince gerek gördüklerimden
Fakire vermedim sen de vur durma vur
Gözümün içinden kaçırdığım
Boşver unut duyma bunu
Eren Bilgiç
7 Mart 2014 Cuma
Limon Ağacı
Nefesini tut limon ağacı
Adını sayıklamaya yorgunum
Ekşi buruk sevimsizsek
Önemini kaybedebilir dizlerimiz
Dik durmaktan kanayan gözlerimiz
Çocukluk kere solgunum
Sana söylüyorum limon ağacı
Dallarında karıncalı çocukluğum
Beni bul cenaze evlerinde
Gölgeni yüzümde hissediyorum
Anemi kalıyor parmak uçlarım
Seslerine boyanıyorum
Budadım yarınlığımı
Çiçeklerinden öpüyorum
Eren Bilgiç
Adını sayıklamaya yorgunum
Ekşi buruk sevimsizsek
Önemini kaybedebilir dizlerimiz
Dik durmaktan kanayan gözlerimiz
Çocukluk kere solgunum
Sana söylüyorum limon ağacı
Dallarında karıncalı çocukluğum
Beni bul cenaze evlerinde
Gölgeni yüzümde hissediyorum
Anemi kalıyor parmak uçlarım
Seslerine boyanıyorum
Budadım yarınlığımı
Çiçeklerinden öpüyorum
Eren Bilgiç
6 Mart 2014 Perşembe
BENİ DUY SİREN SESİ VE SİS İÇİNE DOĞMUŞ BİRKAÇ DAMLA SU
Gün doğuruyor bazı gecelerin sessizliğini. İnadına açık bırakmıyor musun ışıkları ? Ben bırakıyorum. Orada bana benzeyen benden daha rahat bir yatak buluyorum. Nasıl mutlu oluyorum görmen gerek. Bir sürü çirkin adam çok güzel müzikler yapıyorlar. Güzel kadınlar akşam evlerine yalnız dönüyorlar. Bazıları evlerine yalnızlığı döşüyor. Yaşamak bir sokak sanatı sanıyorum. İnsanların gözleri ben sustuğum zaman farklı bakıyor.-Hani o gün vardı ya- demeyi ümit ediyorum başka insanlara. Yaşlı kadınlar güzel kokuyorlar. Güzel olmadıklarını düşündükçe evlerine yalnız dönmüyorlar. Elleri bana benzeyen yataklar kadar rahat oluyor. Hem evlerine çay götürüyorlar, güzel güzel bakmalar götürüyorlar. İnce sesli insanlara özeniyorum. Her söyledikleri anlaşılıyor. İnce düşünceli insanların her söyledikleri anlaşılmıyor.
Annemi parklara götüresim geliyor, salıncaklara. İki duble atınca Süreya dökülüyor dillerime. İki gece uyumasam adam oluyorum acı acı bakmalar geliyor. Kadraja kendini alamayan kameralar gibi hissediyorum. Aslına her kamera benmiş gibi de oluyor. Büyüdük demelerim geliyor. Masallara inanıveriyorum. Zengine küsüp fakire gülüyorum. Ölü rolü yapıyorum, canlı rolü yapıyorum. Çok feci şekilde can vermek istemelerim geliyor. Kedi köpek sevemez oldum, gözleri büyüyor.
-BEN BAZI GECELER ADINI YAZACAK KALEM BEĞENEMİYORUM-
Benimle yetinmeyi beceremiyorum
Eren Bilgiç
Annemi parklara götüresim geliyor, salıncaklara. İki duble atınca Süreya dökülüyor dillerime. İki gece uyumasam adam oluyorum acı acı bakmalar geliyor. Kadraja kendini alamayan kameralar gibi hissediyorum. Aslına her kamera benmiş gibi de oluyor. Büyüdük demelerim geliyor. Masallara inanıveriyorum. Zengine küsüp fakire gülüyorum. Ölü rolü yapıyorum, canlı rolü yapıyorum. Çok feci şekilde can vermek istemelerim geliyor. Kedi köpek sevemez oldum, gözleri büyüyor.
-BEN BAZI GECELER ADINI YAZACAK KALEM BEĞENEMİYORUM-
Benimle yetinmeyi beceremiyorum
Eren Bilgiç
3 Mart 2014 Pazartesi
Paradoks
Falcı bir kadının öleceği gün
Yağmur durmuyor
Falcı bir kadının öleceği gün
Avucumun içini tanıyorum biraz daha
Kanlanıyor kaşıdıkça nefesim
Hani bazı sabahlar olur ya
Yersiz duşlar alınıyor
Falcı bir kadının öleceği gün
Babası ona son model
Organik mi organik şefkatli mi
Şefkatli yuvalar alıyor
Yağmur durmuyor
Falcı bir kadının öleceği gün
Siz hiç bir çingenenin saçlarını
Okşadınız mı ben duymadım
Kapı gıcırtısından korkarım
Falcı bir kadının öleceği gün
Kimse dokunmaz ellerime
Falcı bir kadının öleceği gün
Eren Bilgiç
Yağmur durmuyor
Falcı bir kadının öleceği gün
Avucumun içini tanıyorum biraz daha
Kanlanıyor kaşıdıkça nefesim
Hani bazı sabahlar olur ya
Yersiz duşlar alınıyor
Falcı bir kadının öleceği gün
Babası ona son model
Organik mi organik şefkatli mi
Şefkatli yuvalar alıyor
Yağmur durmuyor
Falcı bir kadının öleceği gün
Siz hiç bir çingenenin saçlarını
Okşadınız mı ben duymadım
Kapı gıcırtısından korkarım
Falcı bir kadının öleceği gün
Kimse dokunmaz ellerime
Falcı bir kadının öleceği gün
Eren Bilgiç
25 Şubat 2014 Salı
Yenieski
Ben sana yeni doğan günün neşesiyle yaklaşsam
Bu bir gecenin son sözleri kadar ağlamaklı olur
İyisimi bırakalım bu dûzâh bizi de vursun
Önce öp nefesimi sonra uyursun
Versem kadehimden ve dahi ellerin
Kederimden bir damla bulur unut
Unut zehr-i sefa çeker avucum toprak
Kokan bir ağacın gölgesinde umut
Annem beni doğurmamış say
Ağlamış say bir damla mavi katıp
Anlamış mı deniz gökyüzüne rengini akıtıp
Öylesine başladım ki sondayım vesselam
Boğazım sıkışsın gözlerim kanlansın
Hayatım akşamüstü içinde sen de varsın
Lakin yordu beni bu eski insan eski lisan
Benim olmadığım hayatlar size kalsın
Eren Bilgiç
Bu bir gecenin son sözleri kadar ağlamaklı olur
İyisimi bırakalım bu dûzâh bizi de vursun
Önce öp nefesimi sonra uyursun
Versem kadehimden ve dahi ellerin
Kederimden bir damla bulur unut
Unut zehr-i sefa çeker avucum toprak
Kokan bir ağacın gölgesinde umut
Annem beni doğurmamış say
Ağlamış say bir damla mavi katıp
Anlamış mı deniz gökyüzüne rengini akıtıp
Öylesine başladım ki sondayım vesselam
Boğazım sıkışsın gözlerim kanlansın
Hayatım akşamüstü içinde sen de varsın
Lakin yordu beni bu eski insan eski lisan
Benim olmadığım hayatlar size kalsın
Eren Bilgiç
23 Şubat 2014 Pazar
Ser-te-ser
Elim ucum düşmüş benim
Sancaklar insin artık kalmadı kalmaz
Bu ne kan ne kızıl ne bir çağrı
Acı değil bu hüzündür kalan son kadim
Güvercinin hayali döktüğüm bu son beton
Kağıt keser kalem gitmez gece bitmez
Kıl uzamaz namaz durmaz gül kokmaz
El boş rüzgar boş göz boş yürek ne vahim
Beni sevmeyin bana ölmeyi öğretin
Bu denli zor aksini ispatı yaşamın
Ve arda kalan yıkanacak birkaç film
Ne pil kaldı ne toplu küçük insanlık
Güneş vurdu kirpik yandı ben bittim
Ben bittim gittim
Diyebilmek için durdum
Olabilmek için vurdum
Elim sabah kere acıyor
Eren Bilgiç
Sancaklar insin artık kalmadı kalmaz
Bu ne kan ne kızıl ne bir çağrı
Acı değil bu hüzündür kalan son kadim
Güvercinin hayali döktüğüm bu son beton
Kağıt keser kalem gitmez gece bitmez
Kıl uzamaz namaz durmaz gül kokmaz
El boş rüzgar boş göz boş yürek ne vahim
Beni sevmeyin bana ölmeyi öğretin
Bu denli zor aksini ispatı yaşamın
Ve arda kalan yıkanacak birkaç film
Ne pil kaldı ne toplu küçük insanlık
Güneş vurdu kirpik yandı ben bittim
Ben bittim gittim
Diyebilmek için durdum
Olabilmek için vurdum
Elim sabah kere acıyor
Eren Bilgiç
16 Şubat 2014 Pazar
yaş onyedi (!)
Yolun neresi bilemem
Güleceğim de yok zaten
Ben bu şiiri bana yazdım
Yazmasam uyuyacaktım
Hayat çok güzel
Bulutlar mulutlar
Umutlar falan
Biraz okullar
Biraz sokaklar
Baya salak var
İşte birinin ömründen
Eksildi birkaç yıl
Şimdi ölümü düşünüp
Büyüdüm sanma zamanıdır
Cahit abiye de ayıp oldu
Özründen ağladı dersiniz
Ya da ne bileyim of
Galiba boyum artık uzamıyor
Eren Bilgiç
Güleceğim de yok zaten
Ben bu şiiri bana yazdım
Yazmasam uyuyacaktım
Hayat çok güzel
Bulutlar mulutlar
Umutlar falan
Biraz okullar
Biraz sokaklar
Baya salak var
İşte birinin ömründen
Eksildi birkaç yıl
Şimdi ölümü düşünüp
Büyüdüm sanma zamanıdır
Cahit abiye de ayıp oldu
Özründen ağladı dersiniz
Ya da ne bileyim of
Galiba boyum artık uzamıyor
Eren Bilgiç
13 Şubat 2014 Perşembe
-SON-
-Bırak onu ! Bırak diyorum. Bişey olacak.
+Çok parlak değil mi ?
-Senin için fazla hadi bırak.
+Geçen cumartesiydi galiba böyle bi hava vardı yine, babam susuz kalmış ama parlaktı. Kirletmemişler, karanfil severdi.
-Yine gideriz yapma dur.
+Dönemem ki zaten, bırakamam da tek yolu bu.
-Bulunur, maz mı ? Sen onu bırak yeter.
+Anlamıyosun, anlatamam ama hava böyleydi anlatamam.
-Bakarız olmaz mı ? Havaya da bakarız ama sen, buğulanma gittikçe dur !
+Bana kızacak, çok kızacak bana geçen de hava tam böyleydi.
-Boğulmaz mı, çok fazla var. Bana bitmeyecek sana yetmeyecek kadar.
+Karanfil severdi. Güzelin azı fazlası olmaz vurur adamı.
-Acı ? Onun azı fazlası olur mu beyim ?
+Bana bitmeyecek sana yetmeyecek kadar.
-Seni uyarıyorum orda hesap etmediklerin var.
+Hesap kitap tutmayı ben en son.. Çok parlak !
-Bidaha parlamayacak kadar. Bulamazsan hiç kalmayacak.
+Deme ! Dur ! Vakit azalıyor. Işık azalıyor.
-Işık falan yok beyim ! Orada umuttan başka beşiğinizi sallayan olmaz.
+Beşiğe gerek olduğunu sanmıyorum. Senin de canın acıyor mu ?
-Evet fazlasıyla. Bu düşünceni sağlayan tanrı tanımazlık kadar mı parlak ?
+ Tanrının bana gebe kaldıktan sonra başka bir intihar girişimini kaldıracak kadar inancı kaldığını sanmıyorum.
-Güleyim diye mi yapıyorsun beyim ? Tanrının insanlığa olan inancını kaybettiği gibi zırvalara kanacak kadar gür bıyıklarım yok benim.
+Önemli olan artık bu değil ki, artık herhangi bir şeye önem verecek kadar.. Hava böyleydi tam, çok kızacak.
-Beyim bitir sözünü, buğulanma beyim !
+Zaman kalmadı.
-Ah ! bu denli güzel miydi ? gittiği için mi yoksa ?
-Beyim çok parlamıyor, buğulanıyorsun !
+Hava tam böyleydi, çok kızacak.
-Beyim susuyorsun ! ben seni ço..
+Hava tam böyleydi anne, anne !
+Parlak değil, parlak değil, parlak değil, parlak değil, parlak değil, parlak değil, parlak değil
-BAŞLANGIÇ-
Eren Bilgiç
+Çok parlak değil mi ?
-Senin için fazla hadi bırak.
+Geçen cumartesiydi galiba böyle bi hava vardı yine, babam susuz kalmış ama parlaktı. Kirletmemişler, karanfil severdi.
-Yine gideriz yapma dur.
+Dönemem ki zaten, bırakamam da tek yolu bu.
-Bulunur, maz mı ? Sen onu bırak yeter.
+Anlamıyosun, anlatamam ama hava böyleydi anlatamam.
-Bakarız olmaz mı ? Havaya da bakarız ama sen, buğulanma gittikçe dur !
+Bana kızacak, çok kızacak bana geçen de hava tam böyleydi.
-Boğulmaz mı, çok fazla var. Bana bitmeyecek sana yetmeyecek kadar.
+Karanfil severdi. Güzelin azı fazlası olmaz vurur adamı.
-Acı ? Onun azı fazlası olur mu beyim ?
+Bana bitmeyecek sana yetmeyecek kadar.
-Seni uyarıyorum orda hesap etmediklerin var.
+Hesap kitap tutmayı ben en son.. Çok parlak !
-Bidaha parlamayacak kadar. Bulamazsan hiç kalmayacak.
+Deme ! Dur ! Vakit azalıyor. Işık azalıyor.
-Işık falan yok beyim ! Orada umuttan başka beşiğinizi sallayan olmaz.
+Beşiğe gerek olduğunu sanmıyorum. Senin de canın acıyor mu ?
-Evet fazlasıyla. Bu düşünceni sağlayan tanrı tanımazlık kadar mı parlak ?
+ Tanrının bana gebe kaldıktan sonra başka bir intihar girişimini kaldıracak kadar inancı kaldığını sanmıyorum.
-Güleyim diye mi yapıyorsun beyim ? Tanrının insanlığa olan inancını kaybettiği gibi zırvalara kanacak kadar gür bıyıklarım yok benim.
+Önemli olan artık bu değil ki, artık herhangi bir şeye önem verecek kadar.. Hava böyleydi tam, çok kızacak.
-Beyim bitir sözünü, buğulanma beyim !
+Zaman kalmadı.
-Ah ! bu denli güzel miydi ? gittiği için mi yoksa ?
-Beyim çok parlamıyor, buğulanıyorsun !
+Hava tam böyleydi, çok kızacak.
-Beyim susuyorsun ! ben seni ço..
+Hava tam böyleydi anne, anne !
+Parlak değil, parlak değil, parlak değil, parlak değil, parlak değil, parlak değil, parlak değil
-BAŞLANGIÇ-
Eren Bilgiç
10 Şubat 2014 Pazartesi
Durum
Senin diyorum şarkılarına ağlarım ben
Yoksa neden güzel koksun badem ağaçları
Korkak gülüşünü
hayal etmesem durur
Hayat
bazen böyle umut bulur
Korkuluklarda
bahar gelir tutmazsan
Hatıralarına devrilirim
Hem sana mektup yazmak isterim
eğer beni unutmazsan
Çaya tomurcuk koy
Güzel kokuyor
seni özlüyorum
Eren Bilgiç
Yoksa neden güzel koksun badem ağaçları
Korkak gülüşünü
hayal etmesem durur
Hayat
bazen böyle umut bulur
Korkuluklarda
bahar gelir tutmazsan
Hatıralarına devrilirim
Hem sana mektup yazmak isterim
eğer beni unutmazsan
Çaya tomurcuk koy
Güzel kokuyor
seni özlüyorum
Eren Bilgiç
8 Şubat 2014 Cumartesi
Bugün galiba
Korkutur beni cenazeler
İnsanlar fazla
ağlar oysa ben
Ben gülerim ölürken
Benim en
kalabalık durumum
Ağaçların arasında
Zaten ne denebilir ki
Başı olmayan şeylere
son yazma girişimi
Şu ölüm dedikleri
Oysa yaşamak ne güzel
Nefret ederek son
bir damla kadar
Şikayet ettiklerim
benim
Benim en
muhtaçlığım acizliğim
Ben senden nefret ederim
Tut beni
gözlerimden
Çek
öldür
Eren Bilgiç
İnsanlar fazla
ağlar oysa ben
Ben gülerim ölürken
Benim en
kalabalık durumum
Ağaçların arasında
Zaten ne denebilir ki
Başı olmayan şeylere
son yazma girişimi
Şu ölüm dedikleri
Oysa yaşamak ne güzel
Nefret ederek son
bir damla kadar
Şikayet ettiklerim
benim
Benim en
muhtaçlığım acizliğim
Ben senden nefret ederim
Tut beni
gözlerimden
Çek
öldür
Eren Bilgiç
4 Şubat 2014 Salı
Çırpıntı
Yazamıyorum çünkü
Böyle dememeliydim için
Yani boşver işte boşver
Annem kazak örüyor bana
Oğullar giymez anneler örer
Anneler ölmez oğullar güler
Hayat bitmez gibi hüzünler
Bugün iki bardak çay içtim oysa
Daha içmeliydim çünkü annem
-Sahiplikler bahsedilirmiş-
Annem arar beni çay demler
Bilir beni sade çay demler
Alıştım ayaklarımın üşümesine
Dediğim her kere bir kız gülseydi
Bir kız gülseydi ben dediğim kere
Annem hep kazak örseydi
Ben kapılırım sesimin nefesine
Kapılırım nefesinin sesine
Bizi çarpıklık paklıyor dünya
Bize çarpıp ip atlıyor dünya
Eren Bilgiç
Böyle dememeliydim için
Yani boşver işte boşver
Annem kazak örüyor bana
Oğullar giymez anneler örer
Anneler ölmez oğullar güler
Hayat bitmez gibi hüzünler
Bugün iki bardak çay içtim oysa
Daha içmeliydim çünkü annem
-Sahiplikler bahsedilirmiş-
Annem arar beni çay demler
Bilir beni sade çay demler
Alıştım ayaklarımın üşümesine
Dediğim her kere bir kız gülseydi
Bir kız gülseydi ben dediğim kere
Annem hep kazak örseydi
Ben kapılırım sesimin nefesine
Kapılırım nefesinin sesine
Bizi çarpıklık paklıyor dünya
Bize çarpıp ip atlıyor dünya
Eren Bilgiç
22 Ocak 2014 Çarşamba
Sonra bir
Ne de güzel
karlar yağıyor
Karlar yağıyor
ne de güzel
Değil mi
ne de güzel yağıyor
Yahu baksana
kar bu yağıyor
-kaldırır bakışını 3. sahne son tekrar-
Burası diyorsun uzaklarda
karlar yağıyor
Sonra vur diyorsun bul diyorsun
ne de güzel
Kırık saatler kırık masal kırık diyorum
ne de güzel yağıyor
Vurmam diyorum prens buruk sular dul kalıyor
kar bu yağıyor
Eren Bilgiç
karlar yağıyor
Karlar yağıyor
ne de güzel
Değil mi
ne de güzel yağıyor
Yahu baksana
kar bu yağıyor
-kaldırır bakışını 3. sahne son tekrar-
Burası diyorsun uzaklarda
karlar yağıyor
Sonra vur diyorsun bul diyorsun
ne de güzel
Kırık saatler kırık masal kırık diyorum
ne de güzel yağıyor
Vurmam diyorum prens buruk sular dul kalıyor
kar bu yağıyor
Eren Bilgiç
9 Ocak 2014 Perşembe
Durduğum
Kadın orda durur hep durması gereken yerde
Bir koltuk büyür yükselir fotoğraflarda
Adının manasını sorar köşeler
Yemekler yenir dudaklar öpülür
Yüzler hep ayıptır orda durur
Yataklar soğur bataklık vurur
Bir gülse sabah olur belki
Bir görse yok olur
Nicedir kaçırır kalp atışlarını
Fazla uzamış bir şaka kaçırır
Ben martı uçmak isterdim
Upuzun bir yol uçmak isterdim
Orada kadınların köşelere yakışmadığı
Dans tutmak mavi yeşil sarı
Yapraklarımın kedere bulaşmadığı
Eren Bilgiç
Bir koltuk büyür yükselir fotoğraflarda
Adının manasını sorar köşeler
Yemekler yenir dudaklar öpülür
Yüzler hep ayıptır orda durur
Yataklar soğur bataklık vurur
Bir gülse sabah olur belki
Bir görse yok olur
Nicedir kaçırır kalp atışlarını
Fazla uzamış bir şaka kaçırır
Ben martı uçmak isterdim
Upuzun bir yol uçmak isterdim
Orada kadınların köşelere yakışmadığı
Dans tutmak mavi yeşil sarı
Yapraklarımın kedere bulaşmadığı
Eren Bilgiç
Susuzdere
Parmaklarım ıslak alnım
Bir kadın buharlaşır durur
Bir çift kutsallığa muhtacım
Yakışmaz mora mavi doğru
Bu sel bir yolun kederi doğru
Yollar evi yol bildirir
Yıllar yollarla mı devinir
-Umduğumdan yaşamıyorum-
Annem bana söylemişti
Yıllar evi yok giydirir-mişti
Sonra anneler ne zaman yanılır zaten
O Yollar mı sel olduğunda
Oğullar güler diye hep
Dondurmalar vurduğunda
Eşeklerin suçu yok yemin ederim
Yemin ederim suçu yok bebeklerin
Bir ıslık suçludur son duyulan
Bir kara kuşlar gece vakti
Eren Bilgiç
Bir kadın buharlaşır durur
Bir çift kutsallığa muhtacım
Yakışmaz mora mavi doğru
Bu sel bir yolun kederi doğru
Yollar evi yol bildirir
Yıllar yollarla mı devinir
-Umduğumdan yaşamıyorum-
Annem bana söylemişti
Yıllar evi yok giydirir-mişti
Sonra anneler ne zaman yanılır zaten
O Yollar mı sel olduğunda
Oğullar güler diye hep
Dondurmalar vurduğunda
Eşeklerin suçu yok yemin ederim
Yemin ederim suçu yok bebeklerin
Bir ıslık suçludur son duyulan
Bir kara kuşlar gece vakti
Eren Bilgiç
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)