23 Ağustos 2013 Cuma

Eylüle girerken

Sonbahar yaklaşıyor
Yakındır odamın azalan ışığı
Ki zaten ıslak ayaklar kadar
Mecalim yok güneş seyretmelik
Kestane kokusu sıcaktır
Uykular tenine muhtaç soğuk
Sararıp solan yaprak ağlar
Güler yüzü mendilimin
Güler yüzlü ellerinin
Bir sevişi kalır akılda
Ne buhranlar geçip gider
Ne buharlı trenler
Bir yanılsama ve nemli gözler
Denizde uçan gemiler


                                                Eren Bilgiç

20 Ağustos 2013 Salı

ipim kopuk

Öyle uzat elini boynuma
Öyle yasla kafanı sanki varmış gibi
Sanki düşmeyecek gibi omzum
Gözlerimin altı da çökse
Geceler haramın bilirsin
Öyle bakıp gülümse
Salağı olduk beklemelerin
Yelkovanı vurdum kaç cinnet
Biliyorum günü gelecek elbet
Ama sen öyle bi öp beni
Uçurtmayı seven çocuk gibi
Sıcak kuru yelimden öp
En ücra benimden

                                            Eren Bilgiç

15 Ağustos 2013 Perşembe

Canı mahkum

Bir kadın kendini sattığında
En az bir adam çocuk gibi ağlar
Bilirim
Adamlar salaktırlar
Kadının akar rimelleri
Geceler sahte bir karartmadır
Ve adam asar kendini
Bir adam kendini astığında
Gitmekten başka seçeneği çoktur
Fakat yoktur bildiği
Sahi ölmeden nasıl unutulur
Bir fahişenin anneliği

                                                Eren Bilgiç

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Ne yalan söyleyim ?

Ne yalan söyleyim,
Elleri ceplerinde adamlara özendim kışın.
Burunları kıpkırmızı adamlara özendim,
Uzun paltolu adamlara özendim.
Elimi hissetmedim bazen,
Hissetmek istemedim gözlerimi.
Kendimi sevmedim genelde,
Sevdiremedim de tabiki.
Öylesine  kahve içtim,
Ağzımda daha çok acı.
Ne yalan söyleyim,
Zayıflıktan çenem titrerdi,
Halen de titrer üşüyünce.
Ağlayınca titrer.
Acıyı sevdim ben,
Ateşi sevdim,
Karanlıkta bir el aramayı,
Aydınlıkta elimden tutulmasından daha çok.
Yerde boylu boyunca yatmayı sevdim,
Kemiklerim batıyor.

                                                                   Eren Bilgiç