28 Nisan 2014 Pazartesi

Çoraplara Tepki

   Ayak üşümesinin kendince belli başlı sebepleri vardır. Çorap yoktur, kansızlık vardır gibiler. Sonra ellere uzaktır, çirkindir. Çoğu tırnak başına buyruk düşünceler içine dalabildiği gibi, çoğu köşelere de çarpmak suretiyle elinizi ayağını... Ayak üşümesinin sonuçları da var gibidir. Madde bir, bu konuyla ilgili bilgiler maddelenemeyecek yalnızlıktadır. Kahve içmeyi seven kimse kahveyle ilgili bir özellik benimsemez. İnsanın ayağı üşürse kahve içmeyi pek çok isteyebilir ama. Ayağı üşüyen insan çirkin bir kadın olabileceği gibi çirkin bir erkek de olabilir. Güzel kadınların ve erkeklerin ayağı üşümez. Onların çoraplarını giydirirler kahvelerini yaparlar. Çirkin erkeklerin ayakları genelde üşür. Çirkin kadınların ayakları hakkında bilgiler bu yaşamda yetersiz kalmakla birlikte çirkin kadınların ayaklarına yaklaşmak ne kadar güzel mi gibi  sorular da insanın aklını kurcalar. Ayağı üşüyen insanın hayata bir tepkisi vardır, çorap giymemeye yönelik bir karar almıştır ve sonuna dek uygulamaya yönelik soğuk orucuna yatmıştır. Yalan yatmazdır. Üşüyen çirkin birey yatmak yerine kendini bir film kadrajı içinde zanneder görüntüler sergileyip inadına camdan etrafı seyretmekle yetinir. Dışarı çıkamaz çorap giymeyecektir. Çay içer ama şekerli içer genelde iki veya üç şekerli çaylar onun en hoşuna gidenlerdendir. Çeşitli uzunlukta ve incelikte yatakları vardır. Doldurmakta güçlük çeker. Ayağı üşüyen bireyin aklına acaba neden ayağım üşüyor durumunda bir düşünce düşerse şayet. Ayağı üşüyen bireyler bu duruma da gayet yalnızlıkçı bir çözüm bulacakları konusunda hemfikir olup evlerinde yalnız şekilde ayaklarına bakmaya devam ederler. O filmi de kimse çekmez, oynayanlar dahil kimse ilgi göstermeyecek gibidir ayağı üşüyen insanlar kendi aralarında kendilerine ayrıldıkça.



                                                                                           Eren Bilgiç

22 Nisan 2014 Salı

Günahın Adına

İşte ölüyorum erkekçe
Üretimim ki pislikle sınır komşusu
Bana bir nar verin nar benim
Var olmakla eşdeğer yokluğun coşkusu

Esmere sezmezse esmer dedim
Beyaz vurdu beyazı sorma bey
Bu benim en kirli elim el
Bana bir çift göz bakar korkusu

Babalar bazen ölüyor
Bazen soruyor notlarımı tanrım
Uzak yakın soyut diyarların
Bitmez gerçeklik sorgusu

Ortadoğu'nun şişmiş göbeği delik
Bana bir ev verin ev bir hecelik
Damarı mor herkesin yalanı mor
Yüreği kor dramatik koşusu

                                             Eren Bilgiç






20 Nisan 2014 Pazar

Suskunluğu Baharın

Kaşları kusursuzdu bir kere
Ona sade bakmak lazımdı
Sade bakmak bir tepeden aşağı gibi
Değil bir manzaraya tapmak
O sade kaşlarını kaldırsındı
Bakmak öylece bakmak

Vardık biz ve senler benler
Arasında bir nefes alınan baharın
Bakmak böylesine uzundu uyanamadım
Vardık biz ve öylece dursunduk

Martıları güzel yapan denizi
Çayı güzel yapan o meçhul sabahı
Anlattı her şarkı durmaksızın
Mırıldanır gibi bizlerini büyüttü
Bilindik geceler anlattı

Bilindik geceler anlattı
Ve anlatıldı hayal edilen geceler
Bir sabahın gelmeksizliğince güzel
Bir dilin dönmezliğince güzel
Bir adamın suskunluğunca güzel

O hep yanına erişen yalnızlığı unuttu
Sorguladı onu bir diğeri ve böylece
Yalnızlık hep yanına erişen onu avuttu
Ses gelmedi inanın bir nefes geceden

Bazı diller dönmeyi arzular
Bazı geceler tepelerin ardını
Diller dönmedi sesler duyulmadı
O hep yüreğime ilişen cümleyi bulsundu

                                                             Eren Bilgiç

19 Nisan 2014 Cumartesi

Velev Ki

Hitler bıyıklı bir şovalye inceliği
Yağmur damlaları suskun içten
Düşünsene duyuyorsun kanı
Görmek ölmekle eş içten

Kadına kadın gibi sövmek
Ekmeği taze gibi içten
Bırakalım bu aşk şarkılarını
Midem ağlıyor midem
Dağılıyor bir baraka kerpiçten

Parmak sus gün uyu
Solgunluk al ömrümü sen iç
Bir gazi yaklaşıyor elleri dolu
Koru onu koru sesin
Sıcak hem bıçak içten

Duvar, kutu, bina, umut, sıcak, gri
Yüz, söz, kirpik, soluk, ayna, gri
Terlik, soğuk, soba, boya, gri
Pis, kir, toz, göz, ben, sen, gri

Dur itme değil yağmur
Değil ayaz çocuk evciliği
Kafama giren mermi mermi
mermi gri mermi gri
Dur itme o bulur seni
Hem gri gri gri gri gri gri gri
gri gri gri gri gri gri gri gri gri

                                               Eren Bilgiç

13 Nisan 2014 Pazar

Pazar, Sabah ve Kahverengi Boşluklar İçin

Çapak çapak bir sabah
Ulan bu ne gürültü bir sabah
Bağıran buram buram bağıran
Kafası dolu yarı ölü bir sabah

Çayı soğuk bir sabah
Ağzı bozuk bir sabah
Elime tutuşturulmuş güneş
Hadi al bu günle seviş

Huysuzum susuzum
Annemi özledim yoldadır
Sokaklar dolu olsun istiyorum
Apartman nefretim bundadır

Kadın bana sıcak bir fincan
Kadın bana güzel bir bakmak
Kadın bana öyle bakmak
Doğru değil huzur koy

Ceket alsam elimde
Almasam rüzgar tenimde
Ne yalancı ne sahtekar
Mobilya kokulu bir sabah

                                                Eren Bilgiç

6 Nisan 2014 Pazar

Laleli

Laleli'den bahsedelim dilimiz üşüdüğünce
Ve şarap içelim bilhassa ucuz olsun
Kızarmış yanakların gülme dur
Gülme dur biliyorum gidiyorsun

Annesine küfreden çigan kızlara
Özenerek baktığındı baharın
Dondurma ye şarkı söyle kavrulsun tenin
Göt cebime rüzgarı dolsun ecnebi bir evin
Dilimiz üşüsün biz Laleli'den bahsedelim

İzlediğin filmlere aklım kaysın
Tırnağına özendikçe özen
Özendikçe elin boynuma bulaşsın
Düzeldikçe düzen düzeldikçe düzen

Sokağa dökülmek esmer yapmaz beni
Zaten senide yapmasın çigan kız gibi
Sigarası bitirdikçe bıyıklı bir önderi
Bahar uzun umut kısa
    Laleli'den bahsedelim gitmekten biri

                                                                Eren Bilgiç

2 Nisan 2014 Çarşamba

Bu Bir Şiir Değildir

Ne güzel değil mi kelimeler
Yan yana ve hep beraber
Yetim kağıtlar boyunca
Dillere dökülmeden
Beklemekteler

Çünkü anlatamaz bir dil
Sessizliği ve
Sen sus diye
Aklım kanıyor
Yan yana ve hep beraber
Yetim kağıtlar boyunca
Dillere dökülmeden
Geceler çekilmeden

O yüzdendir ki
Çarpık senleşmesi
Yüzümdeki boşluklar
Ve mimik izlerimin

Önce cüzdan sonra
Kitap onun üstünde
Uçurumları anlatan
Boşluklar müzesi

Şair değilim ben şair
Denir mi incecik bir
Boşluğa

                                          Eren Bilgiç

Lâ'l

Korku büyür sakalları uzar
İnsan bıkar uçsuz yollar uzar
Bacakta saplıdır yatak kokusu
Sözler asılır ki şu kurtulmak konusu

Önce nefes ver sonra al umut
Ölüme serdiğin hayatı unut
Ağla güler güneş sesidir gözün

İnsan kendinden kurtulmalı
Sonuçsuzluk ömür demek
Yoksa yenilgi uçurumu putsuz
Geçmiyor boğazlar sus'uz

Eli değer peri hanım parlak 
Sana geldim lâ'l'ime bak 
Gül söz benim dilim gözün 
Eli ver o el ben gibi sen 
Gülüver o ses sen gibi ten 
Bir şair kez yeniden

                                                              Eren Bilgiç