22 Aralık 2013 Pazar

Öyle olsun

Zaman kötü kokar derdim sonunda günün
Işık vurmalı mı sence de bebeklerin gözlerine
Bir gölge sarhoşluğudur sürüp gidiyor
Ayılması zor böyle kendinden
Hem zaten bebekler hep uyuyor
Saklamalı bakışını biriktirip
Uyanınca ellerime geliyor
Pudralı aşkların yan ürünleriyiz
Sen ve ben güzeller güzeli
Mevsimlik işçiler gibi gülüyor
Yaz aylarında kederimiz
Ah kirlenmek için yontulmuş kristaller
Sararmaya yüz tutmuş perdeler
Aşkımıza çanak tutan mayalanmış şeyler
Yersiz sıklıklarla öpüştüğümüz philip morris

                                                                         Eren Bilgiç

17 Aralık 2013 Salı

Susma Bayramı

Ağrıyor biliyorum dudakların
Bardağın yarısı gülüyor duyuyorum
Sonra bir gölgeli boşluk parlıyor
Adı bozuk kadınlar ağlıyor
Olduğundan sıcak bulduğun
Öyle olması gerektiği için siyah ve yeşil
Kafalarında birtakım şeyler olan adamlar
Kadınlardan uzak dururcasına susuyorlar
Herkes aynı durağanlığa susuyor
Öyle olması gerektiği için çok yüksek sesle
Çok yüksek sesle susuyor bir kadın
Çünkü bu bir doğum sancısı diyor toprak
Çünkü ağlamalı tüm parmak uçları

Yılgın adamlardan biri ölü ağaçlara bakıyor
Onu susuyor tüm kalanları ardı ardına
Kuşlar orada en keskin bakışlarını susuyorlar
Kadınlar yine çok yüksek sesle susuyorlar
İçlerinden yaşlı olanı tüm bu sessizliği kısıyor
Kafalarında birtakım şeyler olan kadınlar önden gidiyor
Sonra sen orada birini buluyorsun biliyorum
Başka bir adam öyle yazmış
Ben hep okuyorum

                                                        Eren Bilgiç

13 Aralık 2013 Cuma

Esrik Sarı

Sarıl dedi tepeden toprak
Bu bir intikam girişimi de olabilir
Gözlerini görüyor boşluğum yemin
Unutmak böyle bir küfür gibidir
Adımı soruyorsun sorma otur
Bu bir intihar girişimi de olabilir
Hissetmek zaten güzeldir yamuk
Bağzı anlar sadece senindir

Sonra duruyor bir ayak öteyi fethetmeden
Duruyor el dokunmak bu hava değildir
Fakat bakış duramıyor gitgide
Hissi koyuyor beline kıvrımlar
Bu bir inkar girişimi de olabilir
Tadı hala yeşil asmalar
Uzaktan bir rüzgar esiyor

                                                    Eren Bilgiç

10 Aralık 2013 Salı

Bulutlu yaz

Hani o yaz üşümüştük
Rüzgar boğuldu sen büyüdün mısralar büyüdü
Gözlerin uyudu ben duydum ağzımdan tütün misali soğuk
Yorgan buruktu hani o yaz tırnakların kısa
Kestaneci üşüdü kestaneler üşüdü
Hani gözlerin ışıdı o yaz donuk çoraplar ağladı
Sonra biz vardık uzun yollar boyu
Biz vardık sobalar boyu
Sonra yine siz kaldık
Üşümüştük ruju kadar orospuların
Hani o yaz sen güldün ölüm adına
Yanık lastik kokusu güldün
Yarım bıraktım yemekleri sen ağla bütün
Sen ağla hep üşüdüm
Hani o yaz sen güldün

Oysa oysaların adına buydu gözlerin
Ve gök bayıldı o yaz sen güldün
Bendeki yarımlıklar hep üşüdü ardından
Ardından birtakım sözlerin ışıkların dokunuşların
Elimden tuttu sesi çatlamış dilsizler
Elimden tuttu tanyerinde bensizler
Onlarda büyüdüğüm kadar dağıldım
Toprağa dağıldım düştüğüm göklerin
Adı olmayan tarihlerin yaşına dağıldım
Hani o yaz sen güldün dişlerini batıra batıra
Ulaşamadığım kızgın kor alev yalınlığına
Çukurluklar yaratarak yurdumun dört bir yanına
Yağmurlar yağdı birlikte az miktarda
Islandım ıslanalı ıslanmaların duruluğuna
Sen ağla hep üşüdüm
Hani o yaz sen güldün

İmzası kalır o yağmurların çocuklarımda
Olsun varsın saçların da kalsın
Yeter ki o yaz sen güldün
Keşke o yaz yalnız varsın

                                                 Eren Bilgiç

3 Aralık 2013 Salı

Dümensiz Gemi

Bazen parmak ucuma bir sinek konuyor
Sen varmıyorsun yakınlarına bile
Oysa katline bu kadar yakın bir çiçek
Nasıl böylesine bir urgan ip olabilir
Ben diyorum kendime bu ne yakınlık
Bugünlerde ayıptır böylesine kin gütmek
Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu zor günlerde
Parmak ucumda bir çiçek
Katiline aşık bir sinek
Ve beni buna bağlayan senle gün
Lanet olası bir urgan ipe gitmek



                                                  Eren Bilgiç